PKK Lideri Abdullah Öcalan tarafından başlatılan süreç bir yandan 8 Mayıs'ta başlayan HPG'nin "geri çekilmesiyle" devam ederken, diğer yandan da sivil toplum örgütleri tarafından sürece ilişkin tartışmalar da hızlandırıldı. Bu çerçevede çağrıcıları arasında birçok yazar, akademisyen, gazeteci ve aydının bulunduğu ve Halkların Demokratik Kongresi (HDK) tarafından organize edilen Barış ve Demokrasi Konferansı da 25-26 Mayıs'ta Ankara'da düzenlenecek. Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Nazan Üstündağ ile Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Nükhet Sirman, süreç ve Barış ve Demokrasi Konferansı'na ilişkin görüşlerini açıkladı.
1990'lı yıllardan sonra dünyanın birçok yerinde birden çok barış sürecinin yaşandığını belirten Nazan Üstündağ, başlatılan barış süreçlerinin standart olarak dört ayağının olduğunu söyledi. Barış süreçlerinin birinci ayaklarından biri olan ateşkes ve geri çekilmenin çok önemli olduğunu belirten Üstündağ, silahsızlanmanın en son ayak olduğunu ve uzun zaman aldığını söyledi. Ateşkes ve geri çekilmenin ardından anayasal düzenleme yani "egemenliğin paylaşımının yapılması" gerektiğine dikkat çeken Üstündağ, "Vatandaşlık tanımı ve yönetim biçimi gibi konuların tartışılması gerekiyor. Üçüncü ayak ise hakikatlerin araştırılmasıdır. Hakikatlerin araştırılmasıyla toplumun inşası sağlanır. Bu aşamaların hepsinin ardından silahsızlanmaya doğru gidiliyor" dedi. Barış süreçlerinde geri çekilmenin çok önemli olduğunu; ama sürecin nereye gideceğini diğer adımların ortaya çıkartacağını vurgulayan Üstündağ, çekilmenin gerçekleşmesinin ardından atılan adımların çok önemli olduğunu belirtti.
'Silahsız alanlara ciddi bir aktörlük düşüyor'
Süreç ile ilgili temel kaygılarını aktaran Üstündağ, Akil İnsanlar Komisyonu'nun çalışmalarını çok desteklediklerini; ama komisyon tarafından hazırlanacak rapora daha fazla müdahil olunması gerektiğini ve tekil bir hakikat olarak ortaya çıkmaması, şeffaf olması gerektiğini ifade etti. Anayasa hazırlık sürecinin de kendisinde kaygılar yarattığını ifade eden Üstündağ, "Vatandaşlık tanımı hala yapılmadı. KCK ana davalarında hala tahliyeler olmadı. Hakikat meselesi çok endişelendiriyor. Kayıplar ile ilgili çok ciddi sorunlar var. 90'lı yıllarda faili meçhullerde emir verenler hala resmi görevlerde. Yargılamalar nasıl yapılacak" diye sordu. Üstündağ, "Her şeye rağmen süreçten büyük bir heyecan duyuyorum. Bir buçuk yılda farklı çevreler çok mücadele verdi. Verilen mücadelede bir noktaya gelindi ve silahsız alanlara ciddi bir aktörlük düşüyor. O aktörlükte, alanın açılmasına ve toplumun çeşitli kesimlerinin yer alması beni çok heyecanlandırıyor" dedi. Ankara'da 25 Mayıs'ta düzenlenecek olan Barış ve Demokrasi Konferansı'nı değerlendiren Üstündağ, düzenlenecek 4 konferansın süreç için çok önem arz ettiğini vurguladı. Kürt sorununun tüm coğrafyayı ve tüm kesimleri kapsaması açısından konferansın kendisinde heyecan uyandırdığını ifade eden Üstündağ, "Ankara'daki konferansta talepler manzumesinin oluşturulmaması gerekiyor. Talepler manzumesi oluşturmaktan çok herkesin kendi ajandasında barışta belirlenmiş dünya örneklerinden de bakarak farklı ayakların nasıl örüleceği ve buna sivil toplumun nasıl destek sunacağına dair somut bir yol haritasının çıkması konferanstan temel beklentim" dedi.
'Kadınların yaşadıkları masanın ortasında olması gerekiyor'
Barış İçin Kadın Girişimi aktivisti ve Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Nükhet Sirman, HPG güçlerinin sınır dışına çekilmesinin bölge halkında yarattığı kaygılara değinerek, "Kürdistan halkı 'Siz giderseniz bizi ezecekler' diyor gerillalara. Bu önemli bir kaygı ve batı hiçbir zaman Kürtlerin bu kaygısını anlayamadı" dedi. Yıllardır medya üzerinden yürütülen psikolojik savaş ile toplumda Kürtlere karşı ciddi önyargıların oluştuğuna dikkat çeken Sirman, batının Kürtlerin neler yaşadığını bilmemesinin demokrasinin oluşmasının önündeki en büyük engel olduğunu ifade etti. Geri çekilmelere rağmen hala somut adımların atılmamasının kendisinde büyük kaygılara neden olduğunu dile getiren Sirman, Akil İnsanlar Komisyonu'nun bu önyargıları kırmaya çalıştığını; ama medyanın hala savaş dilini kullandığını söyledi. Ankara'da düzenlenecek konferansın çok önemli olduğunu ekleyen Sirman, "Sürecin ilk konferansını kadınlar yaptı. Her tarafın barışı konuşması için bu konferanslar çok büyük bir önem arz ediyor. Gerçekten barışı isteyen bir toplumun çok yüksek sesle barışı dile getirmesi gerekiyor. Bunun için bu konferanslar bu sesin yüksek çıkması için çok önemli" dedi. Konferansta özellikle kadınların taleplerinin dile getirilmesinin çok önemli olduğunun altını çizen Sirman, kadınların savaşta çok bedel ödediğini ve kadınların yaralarının masanın ortasında tartışılması gerektiğini sözlerine ekledi. DİHA
Güncelleme Tarihi: 23 Mayıs 2013, 10:30
'Konferans toplumda barış sesinin çıkması için önemli'
Çözüm sürecinde tüm kesimlerce Kürt sorunun tartışılıyor olmasının kendisinde büyük bir heyecan yarattığını dile getiren Yrd. Doç. Dr. Nazan Üstündağ, Barış ve Demokrasi Konferansı'nda temel beklentisinin, dünya örnekleri de incelenerek çözümün ayaklarının nasıl örüleceği ve buna sivil toplumun nasıl destek sunacağına dair somut bir yol haritasının ortaya çıkması olduğunu söyledi. Prof. Dr. Nükhet Sirman ise, "Gerçekten barışı isteyen bir toplumun çok yüksek sesle barışı dile getirmesi gerekiyor" dedi.
SIRADAKİ HABER