Metiner-Soylu atışmasında ikinci perde

AK Partili Mehmet Metiner ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu arasındaki atışma sürüyor. Metiner yazılı açıklamayla, İçişleri Bakanlığı Müşaviri için "karakter yoksunu" ifadesini kullandı ve "Hiçbir bakanın, 'Terörle şöyle mücadele ediyorum, ölüm riskiyle karşı karşıyayım' deme hakkı yoktur" dedi. Soylu ise sosyal medya hesabından Metiner'in açıklamasına cevap olarak Bakara Suresi'nin 10. ayetinde geçen "Kalplerinde bir bozukluk vardır, Allah da onlardaki bozukluğu arttırmıştır. Yalan söylemeleri yüzünden kendilerine acı veren bir azap da vardır" sözlerini paylaştı.

Metiner-Soylu atışmasında ikinci perde
 İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile AK Partili Mehmet Metiner’in 18 Temmuz Cumartesi günü CNN Türk canlı yayınındaki atışması devam ediyor. Metiner yazılı bir açıklama yaparak İçişleri Bakanlığı Müşaviri için “Karakter yoksunu” dedi. Soylu ise Metiner’in paylaşımına cevap olarak canlı yayın görüntülerini yayınladı ve “Bakara 10. Kalplerinde bir bozukluk vardır, Allah da onlardaki bozukluğu arttırmıştır. Yalan söylemeleri yüzünden kendilerine acı veren bir azap da vardır” sözlerini paylaştı.

Metiner’in tepki gösterdiği Bakanlık Müşaviri’nin Burak Gültekin olduğu öne sürüldü. Gültekin, Soylu ile Metiner’in atışmasına ilişkin görüntüleri paylaşarak “Önce bir yalan atıp, sonra Süleyman Soylu yayına bağlanınca ‘Ben öyle bir şey demedim’ deyip inkar etmek, yalanı ortaya çıkınca ‘yayına bağlanmasını teessüfle karşıladım’ demek tam da, Mehmet Metiner’in şahsına yakışan ve karakterini yansıtan bir hareket olmuş” demişti.

HÜKÜMETİ ELEŞTİRMEDİM’

Mehmet Metiner’in açıklaması şöyle:

“Cumartesi akşamı CNN Türk’te katıldığım programda asla partimi ve hükümetimi eleştirmedim. Tam tersine her zamanki gibi yüreklice savundum.

Süleyman Soylu’nun adını anmadığım gibi kendisine ve bakanlığına yönelik bir eleştiride bulunmadım. Benimkisi FETÖ bulaşığı isimler konusundan her zamankinden daha duyarlı ve dikkatli olunması gerektiğine dair yaptığım kardeşane/dostane bir uyarıydı. Dediğim mealen şuydu:

‘FETÖ’cüler bukalemun gibidirler. Her kılığa girerler. Nedamet gösterisiyle kendilerine yeni bir alan açabilirler. Tekrar bizi kandırabilirler. Bakınız ordu içinde hala bazı komutanlarımızın yaverlerinin FETÖ’cü oldukları yeni belirleniyor. Geçmişte FETÖ ile bir ve beraber olmuş veya bir biçimde o ittifak sistemi içinde yer almış kişiler konusunda çok dikkatli olmalıyız. Bürokrasinin her alanı önemlidir ama özellikle silahlı bürokrasi (ordu ve emniyet) çok önemlidir. O yüzden geçmiş ilişkiler titizlikle araştırılmalıdır. Bize de ulaşan bazı isimler oluyor. Arayıp sorarlarsa isim listelerini iletebiliriz. Ben Milli Savunma ve İçişleri Bakanlığımızdaki yetkili arkadaşlarımızın bu tür seçimler, tayin ve terfiler konusunda duyarlı olduklarına inanıyorum. Buradan kılı kırk yaran daha bir duyarlılık sahibi olmalarını salık veriyorum. Çünkü bir delikten iki defa ısırılırsak veya tekrar kandırıldık dersek inandırıcı olamayız.’ ”

BAKANLIK MÜŞAVİRİ SIFATINI TAŞIYAN KARAKTER YOKSUNU: Bu sözlerimi kim Bakan Soylu’ya ne şekilde aktardı bilmiyorum. Ama Bakanlık Müşaviri sıfatını taşıyan karakter yoksunu birinin şahsıma dair attığı tweet o kişinin kim olduğunu ortaya koyuyor. Soylu’nun hangi müşavirlerle çalıştığına bakılırsa ne dediğim anlaşılır. FETÖ’nün bize yaptığının aynını yapan o müşavir müsveddesini Reis’e ve partimizin yetkili kurallarına ve bir de aziz milletimize havale ediyorum. Bakanın kendisine verilen yanlış ve art niyetli bilgiyi doğru kabul edip canlı yayına bağlanması, bağlanır bağlanmaz şahsıma karşı aynı parti çatısı altında siyaset yapmanın getirdiği hukukla bağdaşmayan bir üslupla ve öfkeyle suçlamalar getirmesi hiç hoş olmadı. Keşke bağlanmadan önce cep telefonumdan yazsaydı, ben kendisine olayın aslını ve ne dediğimi açıklardım.

Keşke bağlandığında doğrudan suçlama yoluna gitmeden önce ne dediğimi veya kendisine iletilenleri dediğimi demediğimi sorup teyit aldıktan sonra o kendine ve bakanlık kurumuna yakıştıramadığım öfkeli ve sağduyudan yoksun sözleri üzerime boca etmeseydi. Kendi adıma üzüldüm… Partim adına, davamız adına üzüldüm…

ÇOK AĞIRIMA GİTTİ: Kendini överek söze başlamasından üzüldüm. “Risk içinde yaşıyorum!” diye başlayan cümleler kurması üzüntü vericiydi. Ölüm tehditleriyle yaşıyorum. Bu konuşulacak bir konu mu? Üzüldüm, zira o şekilde eleştirdiği bendeniz Soylu yok iken de bu davanın içinde olan biriydim. Reis’e olan sadakatimi de partimin hukukunu korumak konusundaki hassasiyetimi de herkes bilir. Başkaları gibi ihanet etmedim. Dünyalık mevkilere tamah etmedim. Vekil gösterilmeyince gönül koymadım. Eskisinden daha fazla çalıştım. Çalışıyorum. Bakan Soylu’nun partimi ve Reis’in hükümetini bana karşı savunur gibi yapıp suçlamalar yapması çok ağrıma gitti. Daha da ağrıma giden ve beni ziyadesiyle üzen Soylu yandaşları olarak bilinen trollerin şahsıma yönelik itibar suikastine girişmeleriydi. Beni HDPPKK’lı ilan eden o soysuzları Allah’a ve milletimize havale ediyorum.

ÖLÜM RİSKİM VAR DEME HAKKI YOK: İçişleri Bakanlığı doğası gereği terörler mücadele eden bir bakanlıktır. Hiçbir bakanın, “Terörle şöyle mücadele ediyorum, ölüm riskiyle karşı karşıyayım” deme hakkı yoktur. Bu sözler üzerinden kendini dokunulmaz-ilişilmez kılmaya hakkı yoktur. Biz de ölümüne terör örgütleriyle mücadele ediyoruz. FETÖ ile PKK ile. Hepsinin de ölüm listesinde olduğumuzu Bakan’ın kendisi bilir.

REİSTEN DOLAYI AK PARTİLİYİM: Geçmişte FETÖ konusunda uyarılarda bulunanları düşman bellerdik. Kadrolaşmalar konusunda bizi uyaranlara kızardık. 15 Temmuz’dan sonra kaç valinin ve emniyet müdürünün görevden alınıp içeri tıkıldığını Bakan Soylu’ya hatırlatmama gerek var mı? Kurumsal taassuba gerek yok. Öfkeyle saldırmaya da. Velev ki söylenenler yanlış bile olsa geçmişte yaşadığımız acı tecrübeden dolayı denilenleri tahkik etmek veya uyarılara kulak vermek bizi daha da yüceltmez mi?

BİZ EVİN OĞLUYUZ: Defalarca söylediğim bir hususu belirtmek isterim ki ben ölümüne Reis’çiyim. Reis’ten dolayı AK Partiliyim. AK Partimizi kendimce savunmaya devam ediyorum. Yeri geldiğinde uyarılarımı da yapmaktan geri durmuyorum. AK Parti’yi ve Reis’i bu şekilde savunmamdan rahatsızlık duyanlar, kendi statülerini ve statükolarını korumalarını dava anlayışımızın üstünde görüp uyarılarımızdan rahatsızlık duyanlar bilsinler ki biz evin oğluyuz. Ne bırakır gideriz ne ihanet ederiz ne de şahsi statülere boyun eğeriz.

SOYLU KEŞKE ZAAFINA YENİK DÜŞMESEYDİ: Bugüne kadar Reis’ime ve partime zarar verecek söylemlerin içinde olmadı. Bundan sonra da olmam. Partimizin içine şahısçılık fitnesi sokmaya çalışanlar bilsinler ki biz başarılarından dolayı ve en önemlisi aynı davanın çatısı altından bulunmaktan dolayı her bir kardeşimizi değerli bilir, destekleriz. Lakin itaatimiz de sadakatimiz de Reis’edir. Şu an partide görevli değilim. Vekil değilim. Kendi tarzımca partimizi savunuyor ve Reis’in başarısı için çabalıyorum. Sahadayım. Her yerdeyim. Başarılarını takdir ettiğim Bakan Soylu keşke zaafına yenik düşüp öyle bir tartışma/kavga görüntüsünün oluşmasına sebebiyet vermeseydi. Ve keşke adına hareket eden o itibar suikastçılarının siyaseten kendine verdiği zararı görüp tavır koyabilse diyorum.

TROLLERİM YOK: Benim trollerim yok. Mensup olduğum bir cemaat, dernek, vakıf ve tarikat yok. Sağ olsunlar seven dostlarımız var. Deva ve partili arkadaşlarımız var. 15 yaşımızdan beri verdiğimiz mücadeleyi bilip sevenlerimiz var. Hepsinden ricam, bu tartışmada öteki trollerin yaptığını yapmamalarıdır. Birimizin itibarı diğerimizin itibarıdır. Partimizin içine fitne sokmak isteyenlerin oyununa gelmemeliyiz. Şahıslar adına tavır almak veya şahısçılık yapmak dava anlayışımızla asla bağdaşmaz. O pusuda bekleyenlere sesleniyorum: Ben beklediğiniz fitnenin figüranı olmam! (Duvar)

Güncelleme Tarihi: 19 Temmuz 2020, 15:41
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER