ROBOSKİLİLER ŞİMDİ DE TOPUN AĞZINDA YAŞIYOR

Şırnak'ın Uludere İlçesi'ne bağlı Roboski Köyü sakinleri, katliamdan sonra aralıksız sürdürülen top atışları ve Diyarbakır Valiliği'nin bazı bölgeleri "Geçici güvenlik bölgesi" ilan etmesi nedeniyle kaygılı olduklarını dile getirdi.

ROBOSKİLİLER ŞİMDİ DE TOPUN AĞZINDA YAŞIYOR
Şırnak'ın Uludere (Qılaban) İlçesi ile Federal Kürdistan sınırının sıfır noktasında yer alan Ortasu (Roboski), Gülyazı (Boceh), Ortaköy ve Yemişli (Yekmal) köyleri sakinleri son zamanlarda çatışmaların ve operasyonların yoğunlaşması sonucu yapılan top atışları ve hava hareketliliğinden rahatsız durumda. 34 yurttaşın savaş uçakları ile katledildiği Roboski Köyü sakinleri, köylerinin Federal Kürdistan sınırında olması ve Diyarbakır Valililiği'nin yaptığı açıklamayla, bölgedeki yurttaşların yaylalarının bulunduğu Cudi, Küpeli, Yazlıca ve Güneyi, Mehmet Yusuf ve Meydan, İncebel, Altın, Çağlayan, Buzul, Alandüz, İkiyaka, Balkaya, Karadağ, Gediktepe, Çimen dağları, Herekol Dağı'nın Kuzeyi ve Pirinçeken bölgesini geçici güvenlik bölgesi ilan etmesi nedeniyle zor günler yaşadıklarını kaydetti. Bölgenin kırsal alanının güvenlik bölgesi ilan edilmesi nedeniyle köylüler endişeli olduklarını dile getirdi. Yaşanan çatışmaların bir an önce son bulması için, aralıksız sürdürülen askeri operasyonların durdurulması gerektiğini vurgulayan Gülyazı Köyü'nde ikamet eden Fatma Alma, Gülyazı Jandarma Alay Komutanlığı yanında bulunan evinde atılan top sesleri nedeniyle rahat uyumaya hasret kaldıklarına dikkat çekti. Alaydan yapılan top atışları nedeniyle psikolojilerinin bozulduğunu belirten Alma, "Yaşamımız burada tehlike altındadır. Askerler bize büyük sorunlar çıkartıyor. Evimiz Gülyazı Karakol Taburu'nun yanındadır. Gece yarısı ansızın top atışları yapılmaya başlanıyor. Çocuklarımızın psikolojileri bozuluyor" dedi.

'Kardeşin kardeşi öldürmesini istemiyoruz'

"Ya bize hakkımızı ver ya da buralardan gidin" diyen Alma, katliamın sorumlularının bulunması yerine köylülere korucu kadroları verilmesine tepki gösterdi. Kardeşin kardeşi vurduğu bir sistemin çözüm olamayacağını belirten Alma, çözümün ancak onurlu bir barış ile sağlanabileceğini dile getirerek, şöyle devam etti: "Köyümüzde yaşanan katliamdan sonra belki Erdoğan katilleri yakalar, burada yaşamın normale dönmesi için kapı açılacağını ve insanlarımızın çalışabilecekleri imkânların sağlanacağını düşündük. Ama bize verdiği tek hediye korucu kadroları oldu. Bizler bundan hiç memnun değiliz. Kardeşin kardeşi öldürmesini istemiyoruz. Buradaki insanlardan bir kardeş dağa çıkmış biri askere gitmiş biri de geçimini sağlamak için çobanlık yapıyor. Bunların hepsinin yaşamları aynı anda tehlikeye giriyor ve karşı karşıya geliyorlar. Bizler Erdoğan'a sesleniyoruz. Ya bize hakkımızı versin ya da buraları bırakıp gitsin. Bizler de dünyadaki bütün insanlar gibi kendi yaşamımızı sürdürebiliriz."

'PKK'lilerin mayınları döşediklerini söylüyorlar ama bu mayınları asker döşüyor'

Uzun yıllardır bölgede "Güvenlik" adı altında uygulanan yayla yasaklarından duyduğu rahatsızlığa da değinen Alma, yasaklar yerine iş alanlarının açılması gerektiğine vurgu yaptı. Bölgede yaşanan hemen her patlamanın ardından mayınların PKK tarafından döşendiği iddialarının gerçeği yansıtmadığını söyleyen Alma, "Bize iş imkânları sağlansın, hudut sınırlarımız serbestleştirilsin. İnsanlarımız rahat bir lokma ekmek yiyebilsin. Hiçbir yaşantımız yok. Askerler 84 yılından beri bütün yaylalarımızı yasaklamış ve bizler buralardan istediğimiz verimi alamıyoruz, hayvanlarımızı rahat bir şekilde otlatamıyoruz. Yaylalarımızı bizler kullanamıyoruz. Yaylalarımız şu anda mayınlı araziler olmuş durumda. PKK'lilerin bu mayınları döşediklerini söylüyorlar ama bu mayınları asker döşüyor. İnsanlarımız yaylalarına çıktıklarında bile operasyonlardan dolayı rahat olamıyorlar. Operasyonlar başladığı ve toplar atılmaya başladığı zaman çok korkuyoruz yaylada. Bizler çocuklarımızı, öldürülmeleri için doğurmuyoruz, bize bomba yağdıracaklarına fabrikalar yapsın. Yemek yerken bile toplar atılıyor ve bizler korkudan yaşamımızdan hiçbir şey anlayamıyoruz" dedi.

'Herkesin evi top atışlarından çatlamış durumda'

İlhan Tosun ise, top atışlarının gündüz vakti ve operasyonun olmadığı olağan anlarda bile sık sık yapıldığını ve top atışları nedeniyle köylülerin evlerinde çatlakların oluştuğunu söyledi. Tosun, katliamın ardından 2 ay sonra askeri alaydan top atışlarının tekrardan başladığını ifade ederek, "Herkesin evi top atışlarından çatlamış durumda, korkudan yaylaya çıkamıyoruz hiçbir can güvenliğimiz yok çünkü. Burada operasyon olmadığı halde top atışları yapılıyor. Top atışları genelde Gülyazı ve Beton Pınar Jandarma Alayları tarafından yapılıyor" diye kaydetti.

Tosun, köyleri üzerinde sık sık uçuşlar yapan Heron ve helikopterleri gördüklerini ve bu kez köyün taranacağı korkusuyla yaşamaya başladıklarını ifade ederek, "Bizim yaylaya yasak gelmedi. Ama biz korkudan tedirginlik içerisinde gidip geliyoruz. Durumlar hiç iyi değil açıkçası. Akşamları uyurken top atışları ile sürekli uyanıyoruz. Küçük kardeşlerim yataklarında fırlayarak, korkudan kaçıyorlar. Her gün atışlar yapılıyor ve her yeri sarsıyor. Helikopterler geliyor sürekli Heronlar geliyor. Akşamları özellikle tüm köy üzerinde geziyor. Biz de kesin bu defa köyü tarayacaklar diyoruz. Artık ikinci bir katliam bekliyoruz açıkçası bize gösterilen ve yapılan baskıdan bu anlaşılıyor. Bu bir tehdit mi? Yoksa baskı mı biz de bilmiyoruz" dedi.

'Askeriye her tarafı üs bölgesine çevirdi'

Tosun, tehdit ve baskılarla köylülerin açmış olduğu dava sürecinde etki altına alınmaya çalışıldığını vurgulayarak, bölgedeki tüm askeri yetkililer tarafından tehdit edildiklerini iddia etti. Tosun, sınır hattı başta olmak üzere bölgedeki hâkim tepelerin çoğuna yerleştirilen askeri üs bölgelerin hayvanlarını otlatacakları alan bırakmadığını ve güvenlik amacıyla üs bölgelerin çevresine döşenen mayınlarla hayatlarının tehlikeye atıldığını kaydetti. "Bizleri genellikle İl Merkez Komutanlığı ve buradaki askeriye tehdit ediyor. Buradaki Alay Komutanı ve Merkez Komutanı, yani bütün komutanlar tehditler savuruyor" diyen Tosun, askerlerle her karşılaştıklarında tehdit edildiklerini ifade etti.

'Her yerde devletin yerleştirdiği mayınlar var'

Askeriyenin her tarafı üs bölgesine çevirdiğini kaydeden Tosun, şöyle devam etti: "Beyaztepe, Karaçalı, Masatepe, Düğün Dağı, bunlar bu yakınlardaki üst bölgeler. Çoğu yerde de mayınlar var. Arazilerimiz mayınlanmış işgal edilmiş. Hayvanları otlatamıyoruz. Mayınlara çok insanımız bastı ve sakat kaldı. Çoğu öldü. Sınır tarafında değil yalnızca, yaylada da mayına basan oldu. Her yerde devletin yerleştirdiği mayınlar var."Diha

Güncelleme Tarihi: 16 Temmuz 2012, 10:23
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER