'Savaş var ama nasıl olduğu yansımadı'

"Zorunlu askerlik sırasında yaşanan hak ihlalleri" raporu açıkladı. Raporda askerlerin akıl sağlığının yitimine varacak uygulamalara maruz kaldığına dikkat çekilirken, İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Kürşat Bumin, Türkiye'nin savaş gerçekliğini bilmediğine dikkat çekerek, "Bugünkü esen hava aslında cehaletin sonucu. Aslında bir iç savaş var, ama nasıl olduğu yansımadı.

'Savaş var ama nasıl olduğu yansımadı'

Yalnızca şehit cenazeleri, kahramanlık öyküleri anlatıldı" dedi. TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu eski Başkanı Zafer Üskül ise, "İntiharlar intihar mıdır? O konuda da benim kuşkularım var. Soruşturmalar kurumun içinde yapıldığı sürece olayı örtmeye yönelik olacaktır" diye konuştu.

 askerhaklari.com sitesine gelen başvurulardan hazırlanan "Zorunlu askerlik sırasında yaşanan hak ihlalleri" raporu açıklandı. Rapor, Kıbrıs'ta zorunlu askerliğini yaptığı sırada "disko" adı verilen disiplin koğuşunda gördüğü işkence nedeniyle hayatını kaybeden Uğur Kantar'ın ölüm yıldönümünde Taksim Hill Otel'de düzenlenen panelle açıklandı. Moderatörlüğünü gazeteci Şirin Payzın'ın yaptığı toplantıda raporun sunumunu Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Tolga İslam yaptı. İslam, amaçlarının askerlerin gördüğü kötü muameleleri görünür kılmak olduğunu belirtti. Meclis'e giderek birçok milletvekili ile konuya ilişkin görüşmeler yaptıklarını belirten İslam, görüşmelerinin süreceğini ifade etti. İslam, askerde en sık görülen kötü muamele türlerinin hakaret, dayak, aşırı fiziksel aktiviteye zorlama, yeterli sağlık hizmeti alamama, tehdit, orantısız cezalar, şahsi işine koşturma, uykusuz bırakma ve devrecilik başlıklarında sıralanabileceğini ifade etti.
 
'En fazla şikayet çatışmaların olmadığı yerlerde'
 
Siteye ilk başvurunun yapıldığı 25 Nisan 2011 tarihinden itibaren 432 adet "kötü muamele" başvurusu geldiğini belirten İslam, raporda yer almayan 100'ün üzerinde başvurunun ise rütbeli asker ve askeri okullardan geldiğini ifade etti. Başvuruların yüzde 58'inin 2011 yılında yaşanan kötü muamelelerde ilgili olduğuna dikkat çeken İslam, 1970'li yıllarda yaşanan ise 2 adet kötü muamele başvurusunun ulaştığını dile getirdi. İslam, en çok şikayet gelen ilk 5 ilin Ankara, Kıbrıs, İzmir, İstanbul ve Çanakkale olduğunu ifade etti. En sık görülen kötü muamelenin yüzde 48 ile hakaret, yüzde 39 ile dayak olduğuna dikkat çeken İslam, çatışmaların en az olduğu alanların en yoğun şikayet alan alanlar olduğunu belirterek, "Ülkenin en batısından en yoğun şikayetler geliyor. Başvuran birçok kişinin 'erkekliklerine yediremedikleri' ifadelerine başvurularla sıklıkla karşılaşıyoruz" dedi.
 
'Psikolojik tahribat çok yüksek'
 
Askerde disiplin koğuşu yani diskoların kaldırılması ile ilgili sıklıkla çağrı yaptıklarını belirten İslam, "Yarın ikinci bir Uğur Kantar vakasının olmayacağının garantisini kimse veremez" uyarısında bulundu. İslam, "Devreciliğin yarattığı psikolojik tahribat çok yüksek. Çünkü onu uygulayan askerle 24 saat beraberler" diyerek, kötü muamelenin sonuçlarının intihar, kalıcı fiziksel hasar ve akıl sağlığının yitimi olarak ortaya çıktığını belirtti. İntiharların önemli bir kısmının basına yansıtılmadığını belirten İslam, "Bunların bir kısmı şüpheli ölüm bir kısmı da gerçekten intihar. Onlar orda ne yaşıyorlar ki, intihar etmek zorunda kalıyorlar? Kendimi öldürmek üzereyim bana yardım edin diye çağrılar yapanlar var. Bu konunun görünür kılınması gerekiyor. ABD ordusunda bu rakamlar yayınlanıyor. Biz ancak soru önergeleri ile ulaşabiliyoruz. Artık kışlaların daha şeffaf olması gerekiyor" diye konuştu.
 
'Bir iç savaş var, ama nasıl olduğu yansımadı'
 
İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim üyesi Kürşat Bumin ise, konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, "Bol askeriye konuşulan bir yerde böyle bir konunun gündeme gelmemesi, ilgisizlik inanılır gibi değil. Türkiye savaş nedir bilmiyor. Savaşı bilmeyen bir toplum askerliği bambaşka bir biçimde algılıyor" dedi. "Batıda düşen bir bombanın bir insanı ne hale getirdiğini görmüşler. Savaşı bilmeyen bir ülke savaşa ve savaşmaya bambaşka anlamlar yüklüyor. Bugünkü esen hava aslında cehaletin sonucu. Aslında bir iç savaş var, ama nasıl olduğu yansımadı. Yalnızca şehit cenazeleri, kahramanlık öyküleri anlatıldı" diyen Bumin, medyanın savaş gerçekliğini tam olarak yansıtmadığını dile getirdi. Bumin, "Kadınlar ise şundan kurtulamıyor, askerden gelen adam devreciliği evde uygulamaya başlıyor. Askerde dayak yememek mümkün değil, çünkü bu sistematik bir şey. Aksi halde kurumun işlemesi mümkün değil. Bu durum kalkmadan vesayet kalkmaz" değerlendirmesinde bulundu.
 
'Askerlerin sorumluluğu devlettedir'
 
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu eski Başkanı Zafer Üskül de, cezaevleri, yatılı okullar ve askerdeki insanların sorumluluğunun devlette olduğunu belirterek, kişinin neden intihar ettiğinin devlete sorulması gerektiğini ve o koşulları yaratan şeyin ne olduğunun açığa çıkarılması gerektiğini ifade etti. Üskül, "Siyasi iktidarın bu konuda tavır takınması lazım. Devlet, 'İnsan hakları dokunulmazdır' diye mi bakıyor? 'Askerlikte böyle şeyler olur' diye mi bakıyor? Hem insanları aşağılayacaksın hem de ölüme göndereceksin, askerlik böyle bir şey. İntiharlar intihar mıdır? o konuda da benim kuşkularım var. Soruşturmalar kurumun içinde yapıldığı sürece olayı örtmeye yönelik olacaktır" diye konuştu.
 
Taraf Gazetesi Yazarı Ferhat Kentel ise, "Hepimiz bu travmayı yaşıyoruz, ancak döndükten sonra gülerek anlatıyoruz. Bu iyileşmek filan değil, bu travma" dedi. Asker hakkından öte insan haklarının savunulması gerektiğini belirten Kentel, "Kendi içinde inanılmaz sınıfçı, ayrımcı bir kurum. Subaylar astsubaylara ordunun proleterleri muamelesi yapıyorlar" diye kaydetti.DİHA

Güncelleme Tarihi: 12 Ekim 2012, 14:55
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER