'Tak-şak paşa'yı nasıl bilirdiniz?

Eski Genelkurmay Başkanı Güreş, "Çiller tak diye söyler ben şak diye yaparım" sözleriyle akıllarda kaldı. Ölümünden sonra da herkesin ilk aklına gelen insanı gülümseten bu lakabı oldu. Oysa onun 'amel defterinde' hiç gülümsetmeyecek karanlık bir liste uzayıp gidiyor...

'Tak-şak paşa'yı nasıl bilirdiniz?
 21. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş dün öldü. 88 yaşındaydı. Bir dönem DYP’den milletvekilliği de yaptı. ‘Çalışma’ arkadaşlarına sordular: “Paşayı nasıl bilirdiniz?”

Hem ‘resmi’ hem ‘sivil’ hayatta onunla bol teşrik-i mesaisi bulunan Mehmet Ağar’a göre; “pek dürüst, pek haysiyetli, personelini himaye eden” biriydi. Eski İçişleri Bakanı İsmet Sezgin için PKK ’ya karşı verilen “büyük mücadalenin mimarı”ydı. “İnançlı, yürekli, ileri görüşlü” bir askerdi. EskiMHP Milletvekili Bahattin Şeker’in ise tek dileği vardı: "Yaptığı hizmetlerle inşallah cennete gitmiştir..."

Elbette bir inanç meselesi bu. Paşaya cennetin kapısı açılır mı açılmaz mı bilinmez. Lakin öteki dünyaya havale edilen o ‘amel defteri’nde bu dünyada açılması gereken pek çok hesabın bulunduğu da bir gerçek.

‘ÇİLLER TAK DİYE SÖYLER BEN ŞAK DİYE YAPARIM’

Eski Başbakan Tansu Çiller’le samimi ilişkisi yüzünden kimi zaman ‘etekli paşa’ olarak anıldı, “Çiller tak diye söyler ben şak diye yaparım” sözleri nedeniyle ‘tak şak paşa’ olarak da... Odasında asılı duran yarısı Atatürk’ün yarısı Çiller’in yüzünden oluşan resim, gazete manşetlerinde günlerce tartışıldı.

Ölümünden sonra herkesin bir gülümseme eşliğinde aklına gelen bu anektodlar, Doğan Güreşli yılların sadece bir yüzü. Oysa diğer yüzünde, insanı hiçte gülümsetmeyecek hatıralar duruyor. Bu ‘gücün karanlık’ tarafında; faili meçhullerden suikastlara, infaz edilen Kürt işadamlarından asit kuyularına, Madımak yangınından Kürt milletvekillerinin tutuklanmasına, kontrgerilladan 38 köylünün bombalanmasına dek uzanan bir liste uzayıp gidiyor...

DOĞAN PAŞA’NIN ‘AMEL DEFTERİ’

Çok kez yazıldı, çizildi. 1990’lar tek bir şekilde anılır: Faili meçhul yıllar. Bu dönemin kare ası şüphesiz Demirel- Çiller-Ağar-Güreş’tir. Şu anda hayatta kalan ilk üçü, son yıllarda birbiri ardına açılan davalarda sık sık gündemdeydi. Güreş ise hep biraz geride plandaydı.

İşte Güreş’in ‘amel defteri’nden bu dünyaya kalan bazı satır başları:

Güreş, 4 Ağustos 1990’da, Turgut Özal’ın Cumhurbaşkanlığı döneminde Genelkurmay Başkanı oldu. Özal’ın o dönem için ciddi sayılabilecek ‘Kürt açılımı’ndan rahatsızdı. 1990-92 arasına, Eşref Bitlis’ten Musa Çitil’e kadar Kürt sorununun sadece askeri tedbirlerle çözülemeyeceğini savunun bir dizi komutanın şüpheli ölümü damga vurdu. Güneydoğu’da JİTEM adlı bir meşum bir yapılanmanın varlığı da ortaya çıkıyordu.

* Özal'ın 1993'teki ani ölümü, Demirel’e Çankaya, Çiller’e Başbakanlık yolunu açtı. ‘Karanlık bir dönem’in perdesi de böylece aralandı. Çiller’in ‘Kürt politikası’ Batı’da Ağar’ın, Doğu’da Güreş’in pratiği üzerine kuruluydu. Kürt işadamlarının infazları, Susurluk çetesinin faaliyetleri Ağar’ın mıntıkasında gerçekleşti. Güreş’in mıntıkasında ise yıllar sonra yüzleşeceğimiz kirli bir savaş sürüyordu.

ŞIRNAK’TA 38 KÖYLÜ NASIL BOMBALANDI?

* Çiller henüz 2 haftalık Başbakan’ken, Madımak’ta 37 kişinin yakılarak öldürülmesini, Başbağlar katliamı izledi. Bu iki olay PKK ile mücadale adı altında sivilleri de hedef alan oldukça sert bir politikanın uygulamaya konulmasının vesilesi oldu.

* 1994’ün başlarında "Meclis'te PKK'nın barındığı bir gölge vardır, bunu Meclis'in üzerinden kaldırmakla yükümlüyüz" diyen Çiller’i, Genelkurmay Başkanı Güreş "Eşkıyayı Bekaa'da aramaya gerek yok. Maalesef bunların bir kısmı Yüce Meclis'in çatısı altındadır" sözleriyle takip etti. Ve 2 Mart 1994'te DEP’li vekillerin dokunulmazlığı kaldırıldı, yaka paça gözaltına alınıp tutuklandılar.

* Ülkenin Genelkurmay Başkanı öyle bir açıklama yapmıştı ki, resmi ve ‘gayrı resmi’ silahlı güçler için ‘vur emri’ gibiydi. Nitekim 26 Mart 1994’te, Şırnak'ın Kuşkonar ve Koçağılı köyleri, uçaklar tarafından bombalandı. Bugün bile aktarırken şu sözlerin o gün en yetkili ağızlarca nasıl söylenebildiğine insan inanamıyor:

Başbakan Tansu Çiller: “Uçaklar Türkiye’ye ait değil!”

İçişleri Bakanı Nahit Menteşe: "Bölgedeki bin civarında teröriste saldırıldı. Teröristlerin telsiz konuşmalarından 150 civarında ölüleri olduğu ancak cesetlerin kaçırıldığı anlaşıldı!"

Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş: "Uçaklardaki kayışların gevşemesi nedeniyle bombalar yanlışlıkla köylere düştü!”

Devlet tam 19 yıl bu saçma iddiaların arkasında durdu. Sonunda köylülerin AİHM'e açtığı davaya geçen yıl gönderilen Genelkurmay'a ait uçuş kayıtları, devletin kendi vatandaşını bombaladığını kanıtladı.

‘JİTEM YOK, VELİ KÜÇÜK İLE İSTİHBARATI ETKİN KILDIK HEPSİ BU’

* Doğan Güreş’in Genelkurmay Başkanlığı ile özdeşleşen ve hala tam olarak çözülemeyen vaka ise JİTEM’dir. 1995’te emekli olduktan sonra Yalova ziyaretinde gazetecilerin “JİTEM’i siz mi kurdunuz?” sorusuna, “ya sabır” der gibi iki elini yana açarak şu yanıtı veriyordu Güreş: “JİTEM diye bir örgüt yok. Jandarmanın istihbarat birimi var. Veli Küçük komutanımla birlikte bu birime yeni bir düzen verdik, etkin çalışmasını sağladık. Hepsi bu.”

Bugün Doğu ve Güneydoğu’dan çıkan toplu mezarlar, asit kuyuları ve o dönem yakılan 4 binden fazla köy Güreş’in söylediği “istihbaratı etkin kılma”nın ne anlama geldiğini gösteriyor.

‘HER İSTEDİĞİMİ YAPABİLECEK ORTAMI VERİYORLARDI’

Güreş'li yıllara dair çok daha uzun bir bilanço çıkarılabilir. O yıllardaki ‘rutin dışı’ faaliyetlere dair bugün birçok dava sürüyor. Henüz açılmamış, açılıp kapatılmış, zamanaşımına uğramış daha onlarca dava ve soruşturma da duruyor.

Gazeteci Fikret Bila'nın "Komutanlar Cephesi" adlı kitabında yer alan Güreş’in şu sözleri, “pek dürüst, pek haysiyetli” komutanın ‘potansiyelini’ özetlemeye yetiyor:

“Ben biliyorum niye (sıkıyönetim) ilan etmediklerini. Sıkıyönetim ilan ederiz, sonra da darbe yaparlar mı, diye düşünüyorlar. Yoksa ben onların tepesine biner ya sıkıyönetim ilan edin ya da ben birliklerimin başında kumandayı ele alıyorum, derdim. Ama her istediğimi yapabilecek bir ortam veriyorlardı bana. Fiilen dolduruyordum. Sanki sıkıyönetim varmış gibi fiilen dolduruyorduk. Öyle çalışıyorduk. ”/ Radikal

Güncelleme Tarihi: 15 Ekim 2014, 09:48
YORUM EKLE
YORUMLAR
FERHAT
FERHAT - 10 yıl Önce

cehennem de yansin tak -şak yav-şak paşam rahat uyu cehennem de

soro
soro - 10 yıl Önce

allahin laneti̇ üzeri̇ne olsun, cehennemde rahat uyusun .katletti̇ği̇ çocuklarin ,canlarin hesabini zebbani̇ler tek tek sorsun büyük bi̇r devlet adamiydi mekani cehennem olsun ami̇nn

SIRADAKİ HABER