Yiten 6 can, bir mezar!

Özalp ailesinden 6 kişi bölgede yaşanan çatışmalar ve faili meçhul cinayetlerde yaşamını yitirdi.

Yiten 6 can, bir mezar!
Özalp ailesi, yaşamını yitiren aile bireylerinden şimdiye kadar sadece bir ay önce girdiği çatışmada yaşamını yitiren HPG'li Selim Özalp'in (Cesur Cudi) cenazesini alabildi. Yaşamlarının sürekli işkence, sürgün, yoksulluk ve mücadeleyle geçtiğini belirten Özalp ailesi, hiçbir zaman pişman olmadıklarını belirtiyor. 

PKK'nin kuruluşundan bu yana aktif bir şekilde mücadele içerisinde yer alan Özalp ailesinin yaşadıkları anlatılır gibi değil. PKK'nin 1984 yılında Eruh ilçesine düzenlediği baskında, PKK'lilere yardım ettikleri iddiasıyla bütün aile bireyleri polis işkencesinden geçirildi. Baskılara karşı direnen Özalp ailesi, daha sonra Şırnak'ın Cizre ilçesine göç etti. Burada da Özalp ailesi üzerindeki baskılar devam etti ve kısa bir süre sonra tekrar tehdit edilmeye başlandılar. 3 kardeşten Derveş Özalp, 1994 yılında JİTEM elemanları tarafından katledildi. PKK saflarına katılan Mehmet Emin Özalp 1993 yılında, yeğen Ramazan Özalp 1995 yılında, yeğen Nezir Özalp 1997 yılında yaşamını yitirdi. Derveş Özalp'in oğlu Mevlüt Özalp (Ciwan) da babasının yaşamını yitirmesinin ardından 1994 yılında PKK saflarında yaşamını yitirdi. Özalp ailesinden PKK saflarına katılan ve en son yaşamını yitiren ise Hakkari'nin Çukurca ilçesine bağlı Karataş Karakolu'na 7 Ocak'ta düzenlenen eylemde yaşamını yitiren HPG'li Selim Özalp (Cesur Cudi) oldu. Özalp ailesi, yaşamını yitiren 6 kişiden sadece HPG'li Selim Özalp'in cenazesini alabildi. Diğer aile bireylerinin cenazelerinin nerede olduğu ise bilinmiyor. 

Nusaybin'de görkemli bir şekilde toprağa verilen HPG'li Selim Özalp, 1991 yılında PKK'ye katıldı. Yaklaşık 23 yıldır birçok çatışmaya giren ve kimi kez yaralanan HPG'li Özalp'in cenazesini alan ailesi, cenazenin tanınmaz halde olduğunu ve iç organlarının çıkarıldığını yönünde açıklamada bulunmuştu. 

'Amcam da her iki oğlu da yaşamını yitirdi'

PKK'li Selim Özalp'in amcasının oğlu Mehmet Emin Özalp (35), 1979 yılında Eruh ilçesinden Cizre ilçesine yerleştiklerini kaydederek, amcası Derveş'in siyasi faaliyetlerde bulunduğu için 7 yıl cezaevinde kaldığını ve sırasıyla Mamak, Diyarbakır ve Mardin cezaevlerinde kaldığını söyledi. Özalp, amcası Derveş'in cezaevinden çıktıktan sonra her iki oğlu Selim ve Mevlüt'ü PKK saflarına gönderdiğini belirterek, şunları dile getirdi: "Amcamın her iki oğlu da benim yaşıtımdı, arkadaşlarımdı. Her zaman bizim evdeydiler. Ciwan biraz küçüktü, ancak cesur çok çalışkan biriydi. Her zaman moralli, güler yüzlü, disiplinli ve çalışkandı. Bizim aileden çok sayıda kişi mücadelenin içinde yer alıyordu. 1991 yılında amcam her iki oğlunu da saflara gönderdi. Ciwan biraz erken şehit düştü, cenazesini alamadık. Kısa bir süre sonra aynı yılda amcam Derveş de JİTEM tarafından katledildi. Daha sonra Nusaybin'e yerleştik. O dönemde Nusaybin'de Hizbullah ve JİTEM vardı. Bu memlekette her ne kötülük varsa bunların eliyle gerçekleşti."

6 cenazeden sadece Selim Özalp'in cenazesini aldılar 

Özalp, hem ailesinden hem de köylerinden mücadelede yerini alan çok sayıda kişinin yaşamını yitirdiğini ifade ederek, "Şimdiye kadar mücadeleye katılan akraba ve köylülerimizden yana her hangi bir ihanet olmamıştır. Ta ki şehit düşene kadar mücadele etmişlerdir. 3 ay önce Cesur'un dayısı da Cudi'de şehit düştü. O da 22 yıl boyunca saflarda kaldı. Onların cenazesini de alamadık. Birçok şehidimiz var. Biz moralimizi Cesur arkadaştan alıyorduk. Neden moral aldık, şimdiye kadar şehit düşen hiçbir akrabamızın cenazesini alamadık. Cesur şehit düştüğünde, bize çok ağır geldi. 23 yıldır bu mücadele içinde yer alıyordu. Moral alıyorduk. Onun şahadetiyle aile olarak çok etkilendik. Tek moral aldığımız nokta ise Cesur arkadaşın cenazesini almak oldu. 23 yıldır hiçbirimiz Cesur arkadaşı görmemiştik. Çünkü küçük yaşlarda partiye katıldı. Cenazesini de tahrip etmişlerdi, ancak doğallığından bir şey kaybetmemişti. Onların mücadelesi yolumuzu aydınlatacaktır. Cesur arkadaş, her zaman bölgedeki devrimcilerle hareket ederdi. Her şeyini arkadaşlarıyla paylaşırdı" diye konuştu. 

'Babaları, çocuklarını kendi elleriyle saflara gönderdi'

PKK'li Selim Özalp'in annesi Hediye Özalp ise, eşi Derweş'in tutuklanıp cezaevinden çıkmasından sonra çalıştığı markette sürekli tehdit edildiğini belirterek, "3 ay boyunca onun araştırmasını yaptılar. Bir gün eve baskın yaptılar. Gelenlerin JİTEM elemanları olduğunu tahmin ettik. Ondan sonra her hafta gelmeye başladılar. Ta ki bir gün beyaz bir taksiyle onu bindirip, kaybettirene kadar. Onun yaşamı hep böyle geçti. Oğlum Cesur bir gün eve gelince, Kürtçe bir şarkı söyledi. Ben de babalarına söyledim. Çocuklar, 'Kürtçe şarkı söylüyorlar' diye. Ondan sonra babaları oğlum Selim'e 'Sen gerilla olmak istiyor musun?' diye sordu. Oğlum Selim istediğini söyledi. O da çocuklara 'siz daha çocuksuzun, 3 yıl daha geçsin' dedi. Ama Cesur daha çocukken siyasetin içindeydi. Babaları çocuklara '3 yıl daha kendinizi tutun, ben sizi göndereceğim' dedi. Çocuklar itiraz edince o da milisleri çağırdı, her iki çocuk da saflara katıldı" dedi.

'Hiçbir şeyden pişman olmadık'

Anne Özalp, yaşamlarının sürekli işkence, sürgün, fakirlik ve mücadeleyle geçtiğini sözlerine ekleyerek, "Eruh saldırısında da eşim gözaltına alınıp tutuklanmıştı. Bir defa da beni aldılar, bana işkence yaptılar. Yaşamımız hep işkence, sürgün, fakirlik ve mücadeleyle geçti. Biz yaptığımız hiçbir şeyden pişman olmadık. Başımıza ne gelmişse de, biz bununla gurur duyuyoruz" diye belirtti. 

'Yeğenim çalışkanlığıyla biliniyordu'


PKK'li Selim Özalp'in amcası Resul Özalp ise, ağabeyi Derweş'in 1994 yılında katledildiğini hatırlatarak, ağabeyi Derweş'in kendi eliyle her iki oğlunu PKK'ye gönderdiğini söyledi. Özalp, yeğeni Selim Özalp'in 23 yıl aradan sonra çatışmada yaşamını yitirdiğini belirterek, yeğeninin çocukken kendi yanında çalıştığını ve daha 4 yaşındayken çalışkanlığıyla bilindiğini ifade etti. DİHA

Güncelleme Tarihi: 12 Şubat 2013, 09:58
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER