İçimdeki Nefret

Bugün herkesten nefret ediyorum. Nedeni yok,içimden öyle geliyor. Bir hikâyenin üçüncü şahsın ağzından yazılması da umrumda değil. Ben birinci tekil olarak yazmak istiyorum hikâyemi. 

Benim karakterim nefret ediyor herkesten, çünkü canı öyle istiyor. Hayatımda olan herkesin diye başlayan öfkeli bir küfür savuruyor, ben küfürbaz bir kadınım ama yine de onun savurduğu küfrü yazmak istemiyorum. 

Herkes bana güçlü bir kadın olduğumu söylüyor bunun nedeni etrafımın kaybedenlerle sarılmış olması. Ben güçlü biri değilim sadece güçlü birinin döngüsüne teslim olmak istiyorum. Etrafımda olan insanlar buna izin vermiyor. Onların ezik, hatalı,gerzek hâllerine katlanmak zorundayım. 

Zorunda mıyım değilim aslında ama öyle sersem bir karakterim var ki... Herkesi olduğu gibi kabul etmeyi erdem sanıyorum. En büyük kusurum insanları anlamak. Sadece insanları anlamıyorum. 

Sokaktaki kediler de bana selam veriyor. Caminin önündeki kediyi her gördüğünde, hayrola yine nereye gidiyorsun, bakışı atıyor bana. 

Köpek verdiğim yemeği yemiyor, yemek kabının yanında doygunlukla uzanıyor. Sağ ol hayatım biraz önce harika bir haşlama yedim, bakışı atıp esniyor yanımda. 

Penceremin önüne gelen martılar yemek yaparken uzun uzun beni seyrediyor. Ezik bu, diyorlar birbirlerine. Hiç arkadaşı yok. O yüzden her gün kendine yemek pişiriyor bu salak, bir de bize. Gelip yemezsek küsüyor ve arada pencereye uğramayı unutursam, suçlu hissediyorum kendimi. Çok yalnız bu kadın dostum, diyor. Pencereden çirkin gagasıyla beni gösterip çaktırmadığını zannederek.

Bugün martılardan da nefret ediyorum. Caminin önündeki kediden de, yemek götürdüğüm sokağın başında ki uyuz ukala köpekten de. 

En çok sevgilimden nefret ediyorum. Hatalarını bana kaderimizmiş gibi dayatmasından. Sesimde hissettiği gürültü yüzünden hemen benden kaçmasından, yalanlarından, bana kendimi özel hissettirdiği tüm anlardan da nefret ediyorum. 

Hepsini kendisi için yaptığını biliyorum. Onu çok iyi tanıdığım için kendimden nefret ediyorum. Onu anlamaktan, ezik hâllerini görmezden gelmekten nefret ediyorum. 

Oysa ona çığlık çığlığa bağırmak istiyorum. Söylesene, bir gün kendini düşünmeden bana attığın bir adım var mı? Başını ağrıtmamdan korkmadığın bir saniyen var mı? Neden siktir olup hayatımdan gitmiyorsun. Yüzünü, sesini unutacağım bir mesafede durmuyorsun. 

Senden nefret ettiğim kadar çok sevmekten yoruldum artık. Git başımdan, diye haykırmak istiyorum.

Ona bu zamana kadar bir sürü kötü şey söyledim. Eziksin dedim, ucubesin. Ama bir türlü geçmiyor duygularım, sürekli aklımda olmasından nefret ediyorum. 

Nedeni belki de ona tamamen nüfuz edemediğimdendir. Hayatını ellerime teslim etmediği için ona kızgınım. Evet manyağım ben, ne olmuş. Kontrol manyağı, her şeyi anlama hastalığım var. Ve anladıklarıma tahammül ediyorum.

YORUM EKLE