GÖÇ-DER: Devlet zorunlu göç mağdurlarından özür dilesin

1990'lı yıllarda köyleri boşaltılan ve göç etmek zorunda kalan yurttaşların Kürt sorununun çözümüne dönük atılan adımlarla birlikte kendilerine başvurmaya başladığını belirten İstanbul GÖÇ-DER Başkanı İlyas Erdem, bu konuda yasal düzenlemeye ihtiyaç olduğunu kaydetti.

GÖÇ-DER: Devlet zorunlu göç mağdurlarından özür dilesin
Devletin öncelikle zorunlu göçe tabi tuttuğu insanlardan özür dilemesi gerektiğini belirten Erdem, koruculuk sisteminin ise derhal kaldırması çağrısı yaptı. 

Bölgede süren çatışmalı ortamdan dolayı özellikle '90'lı yıllarda devletin binlerce insanın yaşadığı köy ve yerleşim yerini yakması ya da boşaltmasıyla yaklaşık üç buçuk milyon yurttaş göç etmek zorunda kaldı. Uzun yıllar köylerine geri dönemeyen aileler, Diyarbakır'da 21 Mart'ta gerçekleşen Newroz kutlamasında PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın mesajının okunmasıyla birlikte geri dönüş için Göç Edenlerle Sosyal Yardımlaşma ve Kültür Derneği (GÖÇ-DER) şubelerine başvurmaya başladı. Geri dönüşlere ilişkin bilgi veren İstanbul GÖÇ-DER Başkanı İlyas Erdem, Meclis'in köy yakma ve boşaltmalara dönük araştırmaları olduğunu; ama köylerin yeniden yapılandırılması ve geri dönüşlere ilişkin bir çalışması olmadığını kaydetti. Köy yakma olaylarının 90'lı yıllarda yoğun bir şekilde yaşandığını hatırlatan Erdem, köy yakma olaylarının hala devam ettiğini kaydederek, "Geçen yıl Şemdinli'de çatışmalardan dolayı 4 köy boşaltıldı" dedi. Köye dönüşlerin hala Türkiye'de büyük bir sorun olduğuna dikkat çeken Erdem, şunları söyledi: "Köyleri boşaltılan ailelerin AİHM'e başvurması sonucu çıkarılan yasalar ve devletin, Hacettepe Üniversitesi'nin, İçişleri Bakanlığı ve BM ile araştırmalar yapması aslında bir anlamıyla köylerin yakıldığının kabullendiğinin bir göstergesidir. Fakat zararları ödeme durumuna gelince devletin çok daha sorumluluğu üzerine alma durumunu görmüyoruz." 

'Devlet özür dilemeli'

Geri dönüşlerin bu süreçte çok önemli olacağını söyleyen Erdem, "Çünkü devlet 4 bin yerleşim yerini zorla boşaltmış ve insanları gidebilecekleri yerleri yokken hiçbir yasal düzenleme yapmadan, yasa dışı bir şekilde köyler boşaltmıştır. Dolayısıyla özellikle bu süreçte üzerinde durulması gereken bir durumdur" dedi. Devletin köyleri yakılan ailelerden özür dileyip maddi tazminat ödemesi gerektiğini kaydeden Erdem, "Çünkü devlet bu insanların köylerini zorla boşalttığı için devletle aralarında bir küskünlük durumu söz konusu. Eğer bir barış olacaksa önce bu insanlarla barışılması gerekiyor. Birinci mağdur edilen insanlar evlerinden barklarından edilen insanlardır" diye belirtti. 

'Devlet geri dönüşlere ilişkin zararları tazmin etmiyor'

Hakikatlerin açığa çıkarılması ve barışın sağlanması için köylerinden zorla göç ettirilen ailelerin sorunlarının öncelikli ele alınması gereken başlıca konular arasında olduğunu ifade eden Erdem, devletin bugüne kadar köyleri yakılan ailelerin köylerine geriye dönmesine ilişkin yasa çıkarmadığına dikkat çekti. Erdem, "Devlet geri dönüşlere ilişkin zararları tazmin etmiyor. Etse bile sadece İstanbul, İzmir ve buna benzer birkaç merkezi yerde bunu yapmıştır. Ama göç ettirilen herkesi de kapsamadı bu olay. Devlet bunun dışında herhangi bir çalışma yapmamıştır" dedi. 90'lı yıllarda bölgede "insansızlaştırma" politikalarının yürütüldüğünü hatırlatan Erdem, "Şu anki süreçte de bölgede yürütülen bu politikaların aksini gösterebilecek çalışmaların içerisine girilmediğini görüyoruz" dedi.

'Koruculuk acilen kaldırılsın'

Devletin köyleri boşaltırken birçok araziyi mayınla doldurduğuna vurgu yapan Erdem, "İnsanlar köylerine geri dönerken canlarından olma durumları da söz konusu. Hala mayınlı araziler var ve insanlar arazisine giderken mayına denk gelebiliyor. Bir an önce mayınların temizlenmesi gerekiyor" diye konuştu. Köye dönüşlere en büyük engelin koruculuk sistemi olduğunu ve bu sistemin bir an önce kaldırılması gerektiğini dile getiren Erdem, "Korucular o dönemde bölgede büyük rol aldılar. Ve göç eden insanların arazilerine el koydular. Hatta zaman zaman geri dönüşlerde köylerine geri dönen köylüleri, korucular tehdit etti ve bu olaylarda bir kaç ölüm olayı bile yaşandı. Dolayısıyla acilen koruculuğun da kaldırılması gerekir" diye konuştu. 

'Şiddet olayları insanların geri dönme eğilimlerini bitiriyor'

Erdem, Roboski katliamından önce kendilerine başvuruların çok olduğunu; ancak bu olayın yaşanması ile başvurularda ciddi oranda azalma olduğunu kaydetti. İnsanların öldürülme kaygısı ile geri dönmede temkinli davrandığını söyleyen Erdem, "Şiddet olayları insanların geri dönme eğilimlerini bitiriyor" dedi. Barış ve müzakere sürecinin beraberinde köylere geri dönüş eğilimini artıracağını söyleyen Erdem, "Fakat geri dönüşler sivil toplum örgütleri ve siyasi partilere bağlıdır. İnsanların köylerine dönüşü için de bir çağrının yapılması lazım" dedi. DİHA

Güncelleme Tarihi: 28 Mart 2013, 12:07
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER