Hayata kalmak için bir ağacın dalına bağladığımız kırmızı bezi her helikopter geçişinde sallayarak çiftçi olduğumuz anlatmaya çalıştık. Çok zor günlerdi" dedi. Acar, bölgede 12 helikopterin olduğunu, bunlardan 8'inin sürekli bölgeyi bombaladığını söyledi.
AKP Kulp İlçe Başkanı Veysel Çelik'in 12 Mayıs akşamı HPG'lilerce alıkonulmasının ardından Muş, Bingöl ve Diyarbakır üçgeninde başlatılan operasyon sırasında 7 gün boyunca haber alınmayan ve dün aileleri tarafından bölgeden alınan Hamit Acar, Kıymet Acar ve Hakkı Acar, 7 gün sonra akrabalarıyla buluştu. 7 gün boyunca Muş'un Şenyayla bölgesinde devam eden operasyon bölgesinde kalan Hamit Acar, yaşadıklarını DİHA'ya anlattı. Ölümün kıyısında döndüklerini belirten Acar, "7 gün boyunca sürekli başımıza bomba yağdı. Hayatta kalmak için bir ağacın dalına bağladığımız kırmızı bezi her helikopter geçişinde sallayarak çiftçi olduğumuz anlatmaya çalıştık. Çok zor günlerdi" diye konuştu. Bölgenin günlerce helikopterler ve havan toplarıyla bombalandığını dile getiren Acar, en büyük korkularının ise bölgede kimyasal silah kullanmak endişesi olduğunu dile getirdi. Yaşananların 90'lı yılları arındırdığını belirten Acar, basının sürekli kendilerini gündeme getirmekten dolayı sağ kaldıklarını dile getirdi.
'8 helikopter sürekli bombalama yapıyordu'
Kardeşi ve eşi ile birlikte bölgeye gittiklerini belirten Acar, köydeki tarlarını ekmek ve biçmek için gittiklerini, ancak tam bir kaos ortamında kaldıklarını dile getirdi. Acar, "Ben kardeşim ve eşim Kıymet yaylaya gittik. Her yaz oraya gideriz. Bahçemiz ve tarlalarımız var, onları ekip biçiyoruz.. Böyle sıkıntıları biz 90'lı yıllarda yaşadık ve halen 90'lı yılların sıkıntılarını yaşıyoruz. Bir baktım ki çatışma oldu. Yaklaşık 45 dakika durmadan silahlarla bölge taranmaya başladı. Bizde korktuk eve girdik. Aradan baya bir zaman geçti. Toplamda 12 helikopter vardı, bunlardan 8 tanesi sürekli bomba yağdırıyor ve ateş ediyordu. Diğer 4 tanesi ise sürekli asker sevkiyatı yapıyordu. helikopter havalanınca korkudan tarlaya doğru kaçıyorduk. Tarlada çalışır gibi yapıyorduk, bilmelerini istedik ki bizler çiftçiyiz. Orda en azından bize ateş etmesinler düşüncesiyle çalışıyor gibi yapıyorduk. Silah sesleri ve bomba sesleri hiç susmuyordu. Evden getirdiğim kırmızı bezi yanımda taşıyordum, helikopterler üstümüzden geçerken ağaca bağlayarak kırmızı bezi sallıyordum. En azından bizi böyle görürler, ateş etmezler, hayatta kalırız diye düşündük. Etrafımız çevriliydi hep asker sevkiyatı yapılıyordu. Kozmê Dağı'na top atışları yapılıyordu. Evimize bir şey olmadı, ama bütün ağaçlarımız kırıldı. Perişan olduk" diye konuştu.
'Kimyasal silah atılmasından korktuk'
Bölgede hep ölümle yüz yüze yaşadıklarını belirten Acar, ölümün kıyısından döndüklerini dile getirdi. Acar, "Operasyondan sonra bölgeden gelmek istedik. Bölgenin operasyon bölgesi olduğunu, tehlikeli olduğunu biliyorduk. Ama çok korktuk. Yolumuz Yenyayla'ya yaklaşık 3 km uzaklıkta. Hepsi de ormanlık ve dağlık bölge. Oralarda birçok asker vardı. Hep top atışları yapılıyordu. Havadan helikopterler bölgeyi tarıyordu, cesaret edemedik yerimizde kaldık. Ölümün kıyasına geldik. Zaten isteselerdi bizi öldürebilirlerdi. Ama bize karışmadılar, korktuğumuz şey kimyasal silahtı, geçen senelerde yine aynı şekilde kimyasal silahlar atılmıştı. En çokta ondan korktuk ama şükürler olsun ki korktuğumuz gibi olmadı. Sapa sağlam geldik. Eğer çocuklarım gelmeseydi ben hala orda olacaktım ve akıbetim ne olurdu bilemiyorum. Bu konuda basına teşekkür ediyorum, bizi gündeme getirip kamuoyunu haberdar ettiklerinden dolayı" dedi. Diha
Güncelleme Tarihi: 21 Mayıs 2012, 11:08
SIRADAKİ HABER