Kürt siyasi parti ve kurum temsilcileri PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın okunan mesajına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Devrimci Demokrat Kürt Derneği (DDKD) Genel Başkanı İmam Taşçı, bu yılki Newroz kutlamalarının hem katılım hem de verilen mesajlar açısından diğer yıllardan daha iyi olduğunu belirterek, bu yılki kutlamalarda insanların beklentilerinin de daha farklı olduğunu kaydetti. "Diyarbakır'da Newroz'lar bir başkaldırı ve serhildandır. Newroz'lar Kürt halkının haykırışıdır. Bu Newroz'da bu daha fazla hissedildi ve açığa çıktı" diyen Taşçı, PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın mesajı okunduğu sırada Newroz alanında bulunduğunu kaydederek, mesajın içeriğinin çok iyi bir şekilde kaleme alındığını söyledi.
Taşçı, "Teknik konuların dışında bütün diğer felsefi konulara ve her iki halkın beraber nasıl yaşayabilmesi konularına değinilmişti. Benim de beklentim buydu. Bunun dışında bir beklenti beklemek de doğru değildi. Diğer konuların içeriği de mektupta yer almıştı. Mektupta bundan sonra atılacak adımlar da ince hesaplanıp detaylara da gidilmişti. Bundan sonra yine mücadelenin devam edeceği ve esas anlatılmak istenen şuydu; silahlı mücadele bir ulusun kurtuluşunda mücadele yolarından bir tanesidir, diğer yolları da vardır. Silahlı mücadele de Kürt halkının taleplerinin silahla dile getirilmesidir. Onun dışındaki mücadele şekli nedir; siyasal mücadele, demokratik mücadeledir."
'Silah bir sonuçtur, neden değil'
Kürt sorununun demokratik yollarla çözümü ve silaha ihtiyaç duyan şartların ortadan kalkması gerektiğini ifade eden Taşçı, "Eğer bir halka sorunlarının çözümünde demokratik zemin sunmazsanız çözüm için silahtan başka bir yol bırakmazsınız. İçinde bulunduğumuz süreç umut vericidir. Bundan sonra Kürtlerin artık silahın dışında devam eden mücadelesini demokratik, siyasal, legal ve meşru bir şekilde yürütmeleri gerekir. Belki silahlar konuştuğu zaman bunların önünü kapatılıyordu. Ama aslında başka seçenek bırakılmamışsa silah da bir yoldur. Silah bir sonuçtur, bir neden değildir. Devletin Kürtleri kabul etmesi gerekiyor ki Kürtler diğer demokratik yollardan kendi hak ve hukukunu alabilsinler. Kürtler demokratik yollardan haklarını almaya çalışırsa ama ülke demokratik değilse yani Türkiye demokratik değilse Kürtler de taleplerini silahla bastırmak zorunda kalır. Bence o mektupta dile getirilen şeyler arasında Türkiye'nin demokratikleşmesi vardı. Peki ondan sonra atılacak adımlar ne olmalı? Türk kamuoyu şunu yapabilmeli; Kürtlerin haklarını, statülerini ve Kürtlerin bir millet, ulus olmalarından kaynaklı haklarını savunabilmelidir. Yani silahla değil, bunu demokratik yollarla savunmalı, bunu da yasal ve anayasal zemine oturtabilmelidir. Yeni hazırlanan bir anayasa var. Anayasaya Kürtlerin artık taleplerini koyabilmeli. Bu taleplerden bir tanesi anadilde eğitim. Ve bu anayasal güvence altına alınmalıdır. İkincisi, Kürtçenin Türkiye'de ikinci resmi dil olarak kabul edilmesidir. Kürtçe eğer ikinci bir resmi dil olarak kabul edilmese ve anayasal güvence altına alınmasa, yeniden sil baştan her şey yaşanabilir. Üçüncüsü, Kürt kurumlarının kurulması gerekiyor. Kürtler artık kendi isimleri ile parti açabilmeli. Yani Güney Kürdistan modelinde nasıl Kürdistan Demokrat Partisi varsa, Kürdistan Birleşik Partisi varsa burada da Kürtler kendi kimlik ve isimleri ile parti açabilmelidir. Ve kurumlarını oluşturabilmelidirler. Devlet Kürtleri Türkler gibi aynı haklara sahip iki millet gibi görebilmelidir" şeklinde konuştu.
Kürtlerin azınlık değil on binlerce yıldır Mezopotamya'da yaşayan bir millet olduğunu ve Türkler ile Kürtlerin eşit olması gerektiğini belirten Taşçı, şunları aktardı: "Devletin,Türkiye Cumhuriyeti'nin ikinci resmi dili Kürtçedir diyebilmesi gerekiyor. Biz DDKD olarak bundan sonraki süreçte, demokratik yollarla Kürtlerin bu haklarını daha çok dile getireceğiz. Bununla ilgili daha çok çalışma, propaganda yapacağız"
'Onurlu bir barış Kürt halkının ulusal haklarının tanınmasıyla gerçekleşir'
Bu seneki Newroz'da halkın barışa olan özlemi ve Kürt sorununun barışçıl yollarla çözümü için büyük bir katılım sağlandığını söyleyen Katılımcı ve Demokrasi Partisi (KADEP) Genel Başkanı Lütfi Baksi, Kürt halkının bir an önce çözüm istediğini belirtti. "Halk bu sorunun bir an evvel çözülmesini istiyor, çünkü 30 yıl oldu. Bir noktada da, halkın ulusal bilinçlenmesi arttıkça her sene katılım daha fazla oluyor ve coşku da artıyor. Bu sene ayrıca, PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın mesajının okunacağı ilan edilmişti. Bu da 2013 Diyarbakır Newrozu'na katılımı sağlayan nedenlerden bir tanesiydi" diyen Baksi, "Kürt halkı 90 yıldır inkar ediliyor ve tüm talepleri kanla bastırılıyor. Türk Devleti savaşla Kürtleri yok edemeyeceğini anlayınca zorunlu olarak Kürt hareketleri ile ilişkiye geçti. Ve görüşmeler başladı. Tam anlamıyla barış, anlaşma sağlandı diyemeyiz; ama ateşkes ilan edildi, diyalog başladı. Ümit ediyoruz ki halkın özlemi yerine getirilir. Kürtlerin kimliği tanınır ve anayasal güvence altına alınır, dili eğitim dili haline getirilir ve ileride öz yönetim yani kendi kendine yönetme hakkı tanınır. Bu çerçevede bir anlaşma sağlanırsa çok olumlu olur. Bir daha Türkler ve Kürtler karşı karşıya gelmez" dedi.
'Umarız ki bu süreç taktik değildir'
Eğer Kürtlerin inkarı devam ederse en kısa sürede her şeyin eski haline döneceğini kaydeden Baksi, onurlu bir barışın Kürt halkının ulusal haklarının tanınması ile gerçekleşebileceğini kaydetti. Bu süreçte muhatabın 25 milyon Kürdün olduğunu söyleyen Baksi, Kürt halkının temsiliyetini meydana getirecek bir meclisin oluşması ve bu meclise tüm kurum ve siyasi partilerin yer alması gerektiğini dile getirdi. "Bu mecliste Kürt sorunu tartışılmalı, Kürt halkının talepleri madde madde tespit edilmeli" diyen Baksi, "Ve bu meclisin içinden çıkacak bir komisyon da devlet yetkilileri ile görüşüp sorunu tartışmalıdır. Mutabakat sağlandığı zaman meclise dönüp meclisin onayı alındıktan sonra barış gelir. 2006'da KADEP'i kurduğumuz zaman parti programımızın merkezine Kürt sorununun çözümünü koymuştuk. Amacımız Kürt sorununu demokratik yollarla diyalog içerisinde çözmektir. Bugün bu gelişme bizim istediğimiz noktaya geldiği için sevinçliyiz. Ümit edelim ki bu çerçevede çözüm ele alınır. Kürt halkının talepleri kanla bastırıldığı için Kürtler zorunlu olarak kendi haklarını savunmak için dağa çıkmak zorunda kaldılar. Eğer dağa çıkma sebepleri ortadan kalkarsa savaşmaya da gerek kalmaz. Bu konuda ümit edelim ki devlet stratejik adımları atar. Çünkü önümüzde seçim var. İktidar seçimlerin barışçıl bir ortamda geçeğini söylüyor. Umarız ki bu süreç taktik değildir" şeklinde konuştu. DİHA
Güncelleme Tarihi: 26 Mart 2013, 10:01
'Umarız ki bu süreç taktik değildir'
Devrimci Demokrat Kürt Derneği (DDKD) Genel Başkanı İmam Taşçı, silaha ihtiyaç duyulan şartların ortadan kaldırılması gerektiğini belirtirken, KADEP Genel Başkanı Lütfi Baksi ise, Kürtlerin öz yönetimlerinin ancak Kürtlerin kimliklerinin tanınıp anayasal güvence altına alınmasıyla gerçekleşebileceğini kaydederek, Kürt halkının temsiliyetini meydana getirecek bir meclisin oluşması gerektiğini dile getirdi.
SIRADAKİ HABER