Kaybolan Bir Kültür; Düğünlerimiz

Dünya harikası bir coğrafyada yaşıyoruz. Baharı, kışı, yazı, sonbaharı ile bambaşka bir memleket Hakkari.

 

Kışın yorgunluğunu üstünden atan Yüksekova bu aralar düğünlerle sallanıyor. Eski düğünlerden iz eser kalmamışsa da yine bütün renkliliğiyle herkesi cezp ediyor Düğünlerimiz. Yaşanan toplumsal değişimin kendini en çok hissettirdiği ortamların başında düğünler gelir. Zira düğünler toplumsal bir beleğin, yaşanmış bir tarihin izlerini taşır. Her toplumun kendine göre bir düğün adeti olması, aslında her toplumun farklı tarihi süreçlerden geçerek bu güne kadar gelen bir kültüre sahip olmasıyla alakalıdır.

 

Eskiden hafta sonları yapılan düğünler artık haftanın 7 gününe yayılmış durumda. Gün geçmiyor ki Yüksekova"da onlarca düğün olmasın. Buraya kadar bir sorun yok. Düğünler de eğlenmek herkesin en doğal hakkı. Ama yukarıda da değindiğim gibi, düğünler bir toplumun tarihsel belleğinden izler taşımalı. Bu anlamda Zengin bir kültürümüz olduğu aşikardır.

 

Dünyada çok az millettin bu kadar zengin bir düğün kültürü vardı. Bunu korumak nesilden nesile aktarmak da kutsal bir görevdir. Fakat üzülerek söyleyebilirim ki, düğün kültürümüz son yıllarda fazlasıyla dejenere edildi. Bunun en açık göstergesi ise düğünlerde çalınan müzikler.

 

Düğün kültürü gibi zengin bir müzik kültürümüzün olduğunu da biliyoruz. Hal böyleyken düğünlerde insan kulaklarını sağır edecek kadar yüksek sesle çalınan türküler neyin nesi. En ufak bir sanatsal kırıntısı bile olmayan bu müziklerle eğleniyoruz belki, ama dönüp baktığımız zaman son birkaç yıldır düğün kültürümüzde yaşanan dejenerasyonun müzik kültürümüze nasıl yansıdığını da görüyoruz.

 

Dijital enstrümanlarla yapılan müziğin ekonomik değeri olabilir. Satılmak üzere çıkarılan bir albümde dijital müzik yapılması anlaşılır bir durum olabilir. Ama düğünlerde bu tarz müziklerin kullanılması düğün kültürüne zarar veriyor. Eskiler çok iyi bilir eksiden dengbêjler tarafından düğünlerde enstrümansız stranlar seslendirilirdi. Ve herkes ahenk içinde bu stranlar eşliğinde halaya dururdu. Halay başını genelde düğünün ileri geleni çeker, halayın ahengini bozanlar uyarılırdı. Oysa şimdi söylenen türkülerin bir çoğunda ne denildiği anlaşılmıyor. Çoğu zaman çalınan şarkı ile çekilmesi gereken halay arasında ahenksizlik var.

 

Kendi kültürel değerlerine sahip çıkmayan bir toplum tarihin tozlu sayfalarında kaybolmaya mahkumdur. “Düğülerimiz rengimiz olsun” kendi özümüzü, kendi yaşam tarzımızı, dilimizi, tarihimizi, acılarımızı, sevinçlerimizi yansıtsın.

- - - -

YORUM EKLE