Türk: Başbakan bizi tanımıyor

Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Ahmet Türk, BDP'li milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder, Sırrı Sakık, İbrahim Binici, BDP Mardin ve ilçe başkanları, belediye başkanlarının da aralarında bulunduğu çok sayıda kişiyle Nusaybin ilçesini ziyaret etti.

Türk: Başbakan bizi tanımıyor
 Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın BDP milletvekillerine ilişkin yaptığı açıklamaları değerlendiren DTK Eş Başkanı Ahmet Türk, "Eğer, Sayın Başbakan'ın Kürt halkının iradesiyle seçilmiş olan milletvekili grubunu hedef alan bu söylemleri karşısında suskun kalınırsa inanın ki, geleceğimizi kaybederiz. Sayın Başbakan'ın tecrübesi yoktur. Bizi çok iyi tanımıyor ve mücadelemizi çok iyi bilmiyor. 12 Eylüllerde zindanlardan geldik. Faili meçhul cinayetleri gördük. Ama o dönemde dahi susmadık, susmayacağız" dedi.

Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Ahmet Türk, BDP'li milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder, Sırrı Sakık, İbrahim Binici, BDP Mardin ve ilçe başkanları, belediye başkanlarının da aralarında bulunduğu çok sayıda kişiyle Nusaybin ilçesini ziyaret etti. İlk olarak BDP Nusaybin İlçe Örgütü'nü ziyaret eden heyet, daha sonra çarşı merkezindeki esnafları ziyaret etti. Nusaybin Belediyesi'ni ziyaret eden heyet daha sonra Nusaybin'de 3 Aralık'ta sabah saatlerinde İpek Yolu'nda karşıdan karşıya geçmek isterken bir TIR'ın çarpması sonucu yaşamını yitiren Barış Annesi Atiye Özalp (75) için kurulan taziye evini ziyaret etti.

'Kürt tarihinde kadınların yeri çok önemlidir'

Taziye çadırında konuşan DTK Eş Başkanı Ahmet Türk, Kürt annelerinin çok önemli çalışmalar yürüttüklerini belirterek, "Bunun yanında gençlerimiz büyük bir fedakârlıkla insanlarının geleceği için yaşamlarını yitiriyorlar. Diğer bir taraftan da baktığımızda Kürt halkı her tarafta başka çalışmalar içindedir. Kürtler, birliklerini sağlama, hukuklarını ve eşitliklerini kurma çalışmaları içindedir. Bu süreçte de Barış Anneleri'nin çalışmaları çok önemlidir. Bütün Kürt halkı bu annelerimizin emeklerini unutmamalıdır. Bütün insanlar, annelerimizin çalışmalarına bakıp utanmalı ve daha çok çalışmaların içinde yer almalıdırlar" dedi. Diyarbakır Barış Anneleri İnisiyatifi adına konuşan Sultan Kuyu ise, Atiye ananın ölümüyle kendilerinin de bir parça eksildiğini dile getirerek, "Annemiz mücadele içinde sürekli yer almıştır. İlk Barış Anneleri içerisinde yer almıştır. Ölümünden dolayı büyük üzüntü duyduk; ama söz veriyoruz biz özgürlüğü getireceğiz" diye konuştu. Taziye ziyaretinden sonra heyet, sivil toplum örgütü temsilcileri ve yurttaşlarla birlikte gündemdeki konuları değerlendirmek için Mitanni Kültür Merkezi'ne geçti.

'Halklar asla ve asla devrimlerini yarıda bırakmaz'

Apé Musa Konferans Salonu'nda gelişmeler ile ilgili konuşan Ahmet Türk, Suriye'nin küçük bir ülke olduğunu, fakat etnik yapısı ve farklı inançlarıyla Ortadoğu'da merkez konumunda olmasından dolayı Suriye'deki devrimin aslında Ortadoğu'nun geleceğini belirleyen önemli bir devrimin olduğunu söyledi. Halkın Esad rejimine karşı yaptığı başkaldırıyı ve mücadeleyi çok önemsediklerini dile getiren Türk, "Ama bu devrimin bütün Ortadoğu'ya yayılmaması için farklı bir çalışmanın da olduğunu görüyoruz. Dikkat edin devreye Suudi Arabistan ve Katar'ın girdiğini görüyoruz. Devrimin Suriye ile sınırlı kalmasını istiyorlar. Ama biz şunu çok iyi biliyoruz ki; halklar asla ve asla devrimlerini yarıda bırakmaz. Bugün Mısır'da bir devrim yaşandı. Bu devrim halkın istediği noktaya gitmedi. Bazı güçler halkın bu devrimi tamamlamaması için bir çaba içerisinde olduğunu görüyoruz" dedi.

'Bazı gruplar Kürtleri boğmaya çalışıyor'

Suriye'de Kürtler, Arap halkıyla beraber ortak eşit bir gelecek oluşturacakları konusunda endişe duymadıklarını dile getiren Türk, şu değerlendirmede bulundu: "Özellikle Kürtlerin bu politikanın bilincinde hareket etmesi lazım. Devrim nereye gidiyor. Dört parçanın da bunu iyi bilmesi lazım. Ben buradan Nusaybin'den Derbesiye'den bu güçlerin Suriye'ye geçebileceğini sanmıyorum. Halkımız buna izin vermez. Ama belli bölgelerden başta 'El Kaide' olmak üzere bazı grupların adeta Kürtleri boğmaya yönelik bir güç aktarımını ortaya koyduğunu görüyoruz. Bu Yüzyıl Kürtler için çok önemli bir yüzyıldır. Kürtler adaletin, eşitliğin sağlanması için çok büyük bir mücadele veriyor."

'Başbakan bizi çok iyi tanımıyor'

Özellikle Başbakan Erdoğan'ın demokratik zeminde çaba gösteren Kürt halkının hakkını ve hukukunu savunan insanlara karşı adeta polisi, askeri ve devleti, Türkiye'deki milliyetçi kesimleri tahrik eden söylemlerinin gerçekten çok tehlikeli bir noktaya geldiğine dikkat çeken Türk, "Eğer Sayın Başbakan'ın Kürt halkının iradesiyle seçilmiş olan milletvekili grubunun hedef alan bu söylemleri karşısında suskun kalınırsa inanın ki, geleceğimizi kaybederiz. Sayın Başbakan'ın tecrübesi yoktur. Bizi çok iyi tanımıyor ve mücadelemizi çok iyi bilmiyor. 12 Eylüllerde zindanlardan geldik. Faili meçhul cinayetleri gördük. Ama o dönemde dahi susmadık, susmayacağız" diye belirtti.

'Ne yapacağını bilmez bir hükümetle karşı karşıyayız'

Bazı milletvekillerini parlamentodan atmaya yönelik bir arayışın ve çalışmanın içerisine girildiğini belirten Türk, "Başbakan 'bunların dosyalarını kaldırın' diye talimat veremez. Biz milletvekillerimizin dokunulmazlığımızın peşinde değiliz. Bizim için önemli değil. Biz bu halkla bütünleştik, bu halkla omuz omuza mücadele verdik. Bu halkın geleceği için kararımızı verdik. Biz her zaman halkımızın yanında olacağız. Halkımızla birlikte özgürlüğü savunacağız. Bizim meselemiz milletvekilimizin sona ermesi değil. Bu halkın iradesini tanımayan bir mantığa karşıdır. Tüm toplum olarak bu zihniyete dur dememiz gerekiyor" diye konuştu.

'Ortaya koydukları politikayı halkımız kabul etmeyecektir'

Dokunulmazlık konusunda sivil toplum örgütlerine de seslenen Türk, "Düşüncesi ne olursa olsun STK'ların Kürtleri yok sayan bu mantığa karşı bir direniş sergilemesi gerekir. Benim haklarımı, anadilimi dile getirin diyen insanların dokunulmazlıklarının kaldırılması kolay olmayacak ve olmaması gerekir. Ortaya koydukları politikayı halkımız kabul etmeyecektir. Kürtlerin özgürlük ve eşitlik talebi var. Bu talepler karşısında hiçbir lider ayakta kalamaz. Onun da sonu yakındır. Ancak çok önemli bir süreçler karşı karşıya kalabiliriz. Yürüttükleri politikalarının yarın ne kadar başlarına bela olacaklarını kendileri de görecektir. Biz savaş istemiyoruz. Halkların savaş değil barış projeleriyle biraraya gelmesini istiyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

'Savaşın bitmesi için hiçbir çaba göstermiyorlar'

PKK'li Ve PJAK'lı tutsakların 68 gün boyunca sürdürdükleri açlık grevlerine de değinen Türk, şunları söyledi: "Sayın Öcalan, açlık grevinde hiçbir kardeşimizin ölmesi ve yine bundan önceki süreçte halka kendi sorunlarını çözmeleri, barış projelerini ortaya koymaları ve bu koşullarda İmralı'dan barışa katkı sunmak için varız mesajı verdi. Şimdi bütün bunları görmemezlikten gelinirse bu ülkeye barış ve özgürlük getiremezler. Barışın ve özgürlüğün gelmesi için her zaman hazır olduğumuzu söyledik. Ama onlar sürekli 'savaş bitsin, ölümlerin olmasını istemiyoruz' diyorlar, ama savaşın bitmesi için hiçbir çaba göstermiyorlar. Eğer çaba göstermeseler nasıl bu savaş bitecek. Bir savaşın bitmesi için bir halkın hukukunu, hakkını anlamak gerekir. Böyle bir siyaset böyle bir anlayışla bize yaklaşırlarsa inan ki, bütün acılarla dolu günlerin geride bırakmış oluruz."

Türk'ün konuşmasından sonra kitle, "Öcalan", "Biji Serok Apo" sloganları attı. / Diha

Güncelleme Tarihi: 04 Aralık 2012, 21:53
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER