Yolculuğa başlarken kanatlanmıştı hayallerimiz.
Her durakta bir hatıra bırakmaya bile zaman kalmadan.
Van"a doğru esmeye başlayınca moralimiz;
Hızla büyüdü sevdamız.
Şair boşuna dememişti gidersen yıkılır bu kent.
Evet, gidenlerin ardından yıkıldı bu kent.
Boş caddeler, karanlık sokaklar
Kovalarcasına kenti terk eden insanlar.
Tanımsızdır, bu vaziyet.
Tarifsizdir bu çöküş.
Geride kalsın isterim heybemdeki bayat ne varsa.
Unutayım isterim, kanatan ne varsa.
Bu gün çok güzel olacak.
Öyle inanıyorum.
Van"da adım atsam bir hengamedir.
Kent olarak onarımdayız.
Ama kapalı değiliz.
Ruhumuzu, bedenimizi, evimizi ve kentimizi onarıyoruz.
Ruhumuzun heykelini dikiyoruz.
Şu bahar biraz erken gelse diyen dualarım var.
Çiçekler, kuşlar, kelebekler erken gelsin diye.
Ruhumuza dokunsun diye.
Baharla dirilelim diye.
Özlemim var bizim denize hesapsız, kitapsız.
Bembeyaz gelin gibidir, kışımız.
Zembille süslenmiş çadırlarımız.
Hayat zor, zemheri soğuğunda.
Ayakta kaldıysak, çelik irademizdendir.
Boş siteler, tenha sokaklar, kapalı dükkanlar ve aç köpekler,
İşte budur fotoğrafımız.
Işıklar hayat belirtisidir diye sayarız her gece.
Yeni bir ışık, yeni bir yıldız, yeni bir hayat oluyor her gece.
Yıldızların altında, yalnızlık türküsü söylenmeyecek artık,
Karanlık sokaklardan geçilmeyecek artık,
Mutluluğu bekledik, kötülüklerden silkindik,
Ruhumuzun heykelini, dikmeye geldik.
Ustam !
Hüner senin
Maharet sende, dikilsin artık,
İnen her çekiç bağlılığımıza bir mühür olsun.
Ustam !
Unutma gözleri,
Renkli baksın,
Göl mavisi, altın sarısı.
