1 Eylül Barış Terzisi

Başkalarını kendi varlıklarından daha fazla duyumsayanlar var. Dünyanın bunların yüzü suyu hürmetine döndüğü rivayet edilir.

 1 Eylül Barış Terzisi
ALİYA DÜŞÜNMEZ- YÜKSEKOVA GÜNCEL

Başkalarını kendi varlıklarından daha fazla duyumsayanlar var. Dünyanın bunların yüzü suyu hürmetine döndüğü rivayet edilir. Yani hayatın bir kıyametle son bulmasının önündeki bariyerlerdir bunlar. Hayat, kıyametemi çalışır bilmem ama her nedense bu insanların yazgısı hep  kısa tutulmakta.  Onlardan esirgenen tüm ömür, kendi sınırlarında yaşayanlara bahşedilir.

Sonra dönüp soruyoruz birbirimize hiç anlamamış gibi, bu hayat neden kötü diye. İyiler elendiğinden, iyiler erken elendiğindendir… Kalanlara kötülüğü üretmek için genişçe bir alan açılır çünkü.

Toprağa verdiğimiz her iyi insan, azalan umudumuzdur. Öyle ya, geriye kaç kişi kalır ki, kendi kederini bir yana itip, karşısındakinin kederini azaltmanın, onu güldürecek yollar bulmanın kaygısını güdecek. Hep iyileştirecek olandan heyecan duyacak… İnsan ruhunun şifacılarıdır onlar. Bizlere iyi gelen, bizi iyileştirenlerdir.

Umutlarının, insanlık için güttükleri tüm iyi niyetlerinin izlerini hayatlarında görürsünüz. Terzi dükkanının adının “Barış Terzisi” olması, çocuğunun adının “Barış” olması gibi.

Bazı insanların arkadaşlığı, dostluğu özeldir. Onlar, delirmiş bir denizde, kayığınızın etrafında sürekli bir dalga kıran işlevinde olurlar. Öyle özverili, öyle hesapsızdırlar ki, unutursunuz etrafınızı çevreleyen fırtınaları, yolculuğunuzu düşünürsünüz. Onların ne kadar yorulduğunu dahi aklınıza getirmenize izin vermeyecek inceliktedirler. Tam da böyle idi, Barış Terzisinin sahibi Fettah arkadaşımız.

İkiz kızları, bir oğlu ve eşiyle birlikte küçük bir hayatın içindeki kocaman çabasından bahsetmek isterdim. Ancak dostluğu,insanlığı ile kocaman bir hayat yaşıyordu. Etraflarındaki herkesin soluğu, can suyu, moral kaynağı…

İş arkadaşımızdı. Sağlık ürünlerinden bahsettiğimde, işten çok dostluğu gereği, yanımda olmuş, bu işe el atmıştı. Heyecanı ile her gün azmimizi pekiştiriyordu. Umudun azaldığı yerde, o çoğaltacak nedenler bulur, bizi karamsarlıktan kurtarırdı.

Yarınları konuşamayacağın bir coğrafya da olduğumuzu unutmuşuz gibi, geçtiğimiz Pazar bizleri,yani arkadaşlarını pikniğe götürmeyi planlamıştı. Oysa bu topraklar, yarım kalmış kavillerle, sözlerle dolu.. Unutmuştuk… Hatırladıkça canımız yanıyor şimdi.

Nerde insanlara hayat kaynağı olabilen biri varsa, bir şekilde onlar hedef oluyor kör kurşunlara. Kalanların payına da itiraz, isyan duyguları düşüyor.

Geride kalan üç çocuğunun gözlerine,  bakmaya kalbimiz elvermiyor. Parça parçayız.. Onlardaki parçalanmışlığın yanında dile getirmek abes olsa da. Kendilerinin duvarları, yolculuklarının rehberi, en önemlisi de kalplerinin doyurucusunu yitirdiler.

Yetimleri çoğalıyor bu toprakların. İnsanlığı ise azalıyor. Hepimizden azalıyor. Şimdi Barış Terzisinin camlarında dolaşırken gözlerimiz, nasıl bir boşlukla karşılaşıyorsa, öyle bir boşluk büyüyor bu ülkede. İçi hiç doldurulamayacak bir boşluk.

Ama Fettah’ın umudu ve iyi niyetlerini yaşatmak için, Barışa sarılmalı diyorum. Bu topraklardaki güzel insanları, ancak barışı koruyabilirsek koruyabileceğiz. Çünkü aksi durumlar, hep onları götürüyor. Hep onları azaltmanın peşinde. Öyle güzel insanlara düşmandır işte.

1 Eylül Dünya Barış Günü, çatışmaların, kavgaların tüm yoğunluğuyla sürdüğü bu topraklarda bir kutlamadan çok, temenniyi ifade ediyor. Bir çok ananın dilindeki dua, bir çok çocuğun gözlerinde ki umut…

Bir gün kutlayabilmek dileğimizle, bir gün barışı başardığımızı kutlayabilmek temennimizle.

Güncelleme Tarihi: 03 Eylül 2015, 11:33
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER