Beyaz ve İzler

Doğa, öyküsünün üstünü beyaz ile örterek, bir devri kapatıp başka bir devri başlatmış oldu. Buyurun bu beyazın üstüne yazın ne yazacaksanız dercesine.

Beyaz ve İzler
ALİYA DÜŞÜNMEZ - YÜKSEKOVA GÜNCEL

Doğa, öyküsünün üstünü beyaz ile örterek, bir devri kapatıp başka bir devri başlatmış oldu. Buyurun bu beyazın üstüne yazın ne yazacaksanız dercesine…

Kimsenin bir şeyler yazma arzusu kalmamış aslında, ayak izlerinden başka… Ayak izleri her zaman bir öyküye taşımaz insanı. Bazen sadece günlük rutinin içinde dolaştırıp durur ve sonra başladığınız yere getirir sizi. Geçen yalnızca zaman olmuştur. Günü, gereksiz bir ıstırapla doldurmuşsunuzdur.

İnsanın her ediminin hikaye değeri taşımaması, yine insanın ölçüleriyle ilişkilidir. Beğenisindeki coşkuyu tetikleyecek öğeler, tutkusundaki kendini kaybedişe neden olacak dinamikler…  Bazen küçük adımlar ama her ilerleyişinde baş döndürücü, akıl çelici, duygularla dolu dolu öyküler olsa da şu an bahçe kapısına uzanan izlerde bunları göremiyorum.

Yer yer küreklerle açılmış yol ve dağınık biçimde sıralanmış ayak izleri. Arkasında durduğum pencerenin milim ötesine götüremiyor, hayal dünyamın kapılarına ulaşamıyor. Her şey tam göründüğü kadar somut, insanı da somutlaşmaya zorlayacak kadar hem de…

Oysa benliğimiz, bir boyuttan oluşmaz. İnsan, doğalar bileşeni bir varlıktır. Birinde yollar çıkmaza girdiğinde, diğerinin kapısını aralar, orda yürüyerek öncesi ile ilgili her şeyi unutur.

Ama nedense bu beyaz, soğuğu ile zihnimizi esir almaya oldukça arzulu. Ayak izlerine bakışlarımızı hapsederek, kendi içimizdeki tüm yolculukları iptal ediyor.

Soluğum ile camda buharlar oluşturuyorum. Yarı şeffaf sislenmenin arkasındaki yarım yamalak görünen izlerle aramdaki tüm zincirler kopuyor. İşlenmemiş bir resimden, üzerinde oynanarak başka boyutlar eklenmiş bir görüntüye doğru kanatlanıyorum.

Aramıza eklediğim her şey bir mesafe oluşturuyor ve kendime dönme fırsatı sunuyor. Orada başka kapılar aralamaya ilerliyorum. Kar da solgun küskün bir ifade… Girişi yapılmış ama gerisi boş bırakılmış bir kitap çalışması, bir kompozisyon gibi…

Yağarken ki arzulu ve coşkulu hali geliyor aklıma, gülümsüyorum. Kendini böyle yerlere sermesine rağmen, elde ettiği kendisinden daha az…

Anlıyorum, insanın mevsimi ile, doğanın mevsimi arasındaki farkın boyutlarını… Anlıyorum, o ayak izlerinin heyecanlarını yitiriş öyküsünü… Anlıyorum, beyaza her zaman öykü yazmak zorunda olmadığımızı… Bazen öylesine düşürdüğümüz izlerin, bugün bakıldığında farklı,  yarın bakıldığında farklı bir etkiye sahip olabileceğini… Anlıyorum, ayak izleriyle aramdaki mesafeyi ve farkı…

Bir buğunun arkasından bakmak ile, kendisine doğrudan bakmak arasındaki farkın büyüklüğünü… Kaba hatları, buhar ile estetize etme ihtiyacımı…

Güncelleme Tarihi: 07 Ocak 2016, 21:10
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER