Bugün çileyi yazıyorum en titrek parmak uçlarımla…

Hayatı yazdığım vakti hatırlıyorum. Üç beş cümleden ibaret, kısacık bir nakarat gibi hep aynı senaryolar ve hep aynı sahneler, dünden gelen bir ışıltı olsa da biraz daha aydınlık…

Bugün çileyi yazıyorum en titrek parmak uçlarımla…
NAZMİ TOKTAMIŞ- YÜKSEKOVA GÜNCEL

Hep kitaplarda yazılanı gördük daha önce kurulmuş cümleler ve kıtalardan ibaret şiirler ve daha nicesi bir anlatış…

Bir cümle ile kurulan hayatların tek bir kelime ile bitişinin çilesidir bu ve çaresizliği çaresizce yaşamaktır. Belki de anlatışın en içten ve duyguların en sade ifade edildiği bir zaman…

Sabahın ışığıdır bazen çıkmazlarımızı aydın kılan ve kaybolan umudun belki de son bekleyişidir umutsuzca beklenilen…

Ya gidişidir hayatın en can alıcı noktası yahut bir kıyı köşedir bekleyişler…

İnsan bu su misali hep bir ahengi taşımaya çalışırken bir fısıltı kulaklarda yankılanan, bir sesin dile gelişi gibi onlar yanlış sen değil…

Gönül bu her dile geleni yansıtır, ıslak bir hayatı güneşe serer gibi bir huy içinde ve süregelen hayatın hep bir vazgeçilmezi kılar kendince…

Hangi dille ifade edilir bilemem yaşamanın çile dolu anlarını ve çöküşe götüren geçilmez sarp dağları misali hep gidilen uzun bir yol…

Hep güneşi arar gibi bir çaresizliği yaşamaktır…

Ve her saniye düşünüp saliselere yol vermektir…

İçimizde saklı tuttuğumuz sevgili gönül diliyle şöyle der;

Gözlerinin feriyle hayat buluyordu içinde yaşattıkların ve hayata gülümseyişindi geri bıraktıkların tıpkı bir roman gibi bir ahengi taşıyordu sessizliğin ve bazen haykırışın…

Bir anlamı olmalıydı hayatın, yaşadıklarının, yaşattıklarının ve sürekliliği olmalıydı sessizliğe bürünen bir hayatın belki de; bir çığlığı idi uzunca süren hiç kimsenin sessiz kalmadığı…

Bazen bin pişman şimdi virane gönül şarkısını dile getirirken, içten gelen ve vicdanın suya hapsedilmiş hali ise,  zaman her şeyin ilacı der, gönülde işleyen dile gelir ve sessizliğin takip ettiği çığlık sükûnetin bir habercisi olur…

Bazen umuttur söylenen bazen kahreden bir beyittir hayatı altüst eden bir çaresizliğin eseri…

Bazen aşktır üç beş cümle ile dile gelen ve sevgiliye hitaben sarf edilen kelam…

Tıpkı karanlığı bir nebze de olsa aydınlığa bırakan ay, belki karanlığı parçalayan şafak gibi hep güzel bir zamanı bekler ansızın…

Söylediklerimizdir bizleri alıkoyan ve ileriye iten hep bir tekerlek misali ötelere çok ötelere yolculuğun biricik yardımcısı ve hayatı uzun uzadıya seferber eden en güzel yolumuz.

Kimi zamanların en can alıcı noktasıdır hep tekerrür eden ve vicdanın artık sessizliğini bozduğu bir an, ölümün eşiği gibi gözlerin ifade ettiğini anlar gibi…

Bazen çaresizliğin en anlatılmaz yönü;

Her şeyini kaybettiğini sandığın bir zamanın uzak durmasını arzularken içten gelen bir haykırıştır belki derinden tüllenen ‘’gitme sana muhtacım’’ ve varlığının eseridir yaşamam ya sevmeyi idrak ettir ya vedasını hayatın…

Yaşamın en güzel bir şekilde idrak edilmesi dileğiyle…

Güncelleme Tarihi: 17 Haziran 2015, 20:07
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER