Karanlıkları parçalayan şafak…

Karlı dağlardan yükselen sesler gibiyim yankılanır göklerde...

Karanlıkları parçalayan şafak…
NAZMİ TOKTAMIŞ- YÜKSEKOVA GÜNCEL

  Karlı dağlardan yükselen sesler gibiyim yankılanır göklerde

…Ve yokluk içinde varlığa uzanan o kocaman dağları aşardım, yalnızlığa ve çaresizliğe bırakılanları tekrar vuslat ile mest etmek için…

Belki bir bebeğin çığlığıdır annesinden uzak kalmışlığın bilinmezliğinde sadece kokusuna hasret belki de sarıp sarmalanacak bir çocuktur hiç bırakmayacak kadar bağlanan gözleri yaşlı bir annedir hep hüzün dolu bekleyişlere salan ve bir lokma ekmeği bile kendinden esirgeyip bebeği için canını feda edecek kadar can…

Hep kızıla boyandı kâinat ve unutulmuşluğun bir diğer yüzü gibi

 hep kızıl hep kızıl belki de artık yağmurları salsın diye yalvaracaktık asiliğin ötesinden bir yerden çığlık…

Gözlerini açmak ağlayışlarla,

Ve hep ağlayışlarla süren günler,

Yaşamak her dakika insanlıkla,

Ruhu saran keder tamamıyla,

 

Bak şimdi ardına ne kalmış,

Yıkık, kırık kalp ve mazi paslanmış,

Yüzde sarılık sanki sararmış,

Bir hayat yolunun yolcusunda,

 

Hayat bir yana ben yaşıyorum demek,

Bir sürü uğraştır harcanan emek,

Zenginin fikrini sorarsan hep yemek,

Fakire dönersen; her daim ezilmek...

 

Hayat basit bir kelime,

Bir cümle ve sonu nokta misali ölümle biten,

Her safı acı ve cefa dolu olan,

Yalnızlık ve keder kenti olan hayat...

 

Hayata bakışın en tepesi misali hep görünür, hep görünen, bazen dilde kalır her şey ve gözle görünen bir şeyin kelimelerle ifade edilemediği gibi vicdanin da yoksun olduğu bir hali perişanlıktır hep aşina olan.

Rahmet hep sağnak sağnak merhamet hep o istikamette,  yaşamın en güzel olduğu zamanda hayatların heba edildiği şu mübarek demde merhametten uzak ve rahmetten yoksun şu biçarelerin halini en güzel rahmet abidesi dile getirmiştir; canlara kıyanlar, ırkçılık yapanlar, zulmeden insanlar bizden değildir.

...ve şöyle buyurdu karanlıkları parçalayan şafak bana, söyle ehli İslama zillet yakışmaz asla Muhammed e tabi olana…

Karanlığa göz yumanlar aydınlığın metanetinden mahrumdurlar.

Işığa muhtaç olan her yürek karanlığın şerrinden şafağın sahibine sığınır.

Kalmadı hiç sarf edilecek kelam, gel gör ki bu benim dünyam, nefes nefese kaldık artık tükendi yaşam heyhat! Nerede sevgilerin beslediği ve aşklara armağan ettiği zaman, kan kızıla boyandı artık yaşam ne mekân korudu ne de bunu ileriye taşıyan insan

 Hep dünya dünya dediler sözleri dünya içleri dünya kendileri...

 Heyhat o dün idi ya! Hani karanlıklar kaplamayacaktı güneşlerin mekânını, sevgilerin ve merhametin güzelliğin tacı insanda kendisini hissettirmesi dileğiyle…

Güncelleme Tarihi: 29 Haziran 2015, 23:45
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER