Mültecilik Hikayeleri

Suriye de daha birkaç yıl öncesine kadar, birilerini öldürmeyi düşünemeyecek insanlar bugün ancak birilerini öldürerek hayatta kalabilecekleri bir yola girmişler. Psikopatlaşma sürecinden geçmiş olan profesyoneller hariç, her gruptan insan için bu noktaya gelmenin pekte kolay olmadığını düşünebiliriz.

Mültecilik Hikayeleri
ALİYA DÜŞÜNMEZ- YÜKSEKOVA GÜNCEL

İnsanların önünde insanca bir yol kalmadığında, insanlık dışı yollara sapmaktadırlar. Bunun için anlaşılabilir yeterlilikte nedenleri olduğunu bilmemiz gerekir. Meselenin başlangıcında hangi gruba mensup olursa olsun, çoğunluk bu kadar radikal bir varoluş biçimine evirileceğini düşünmemişti. Ama gelişmeler sosyal yapıyı şekillendirdiği gibi, varoluş arayışlarındaki yöntemleri ve bunu uygulayacak insan yapısını da şekillendirdi.

Bütün bunlar insanların iyi ya da kötü olmalarından bağımsız, hepsinin iradesini aşan bir noktaya ilerledi. Bu tür gerçekliklerde insanlar, aidiyetlerine sarıldılar, onların yaptıkları, yapmaya çalıştıklarının ne olduğunun etik boyutu ötelendi. Çoluk çocuğunun canı söz konusu iken çoğu için etik artık bir lükse dönüştü. Ayrıca her aidiyet grubu güçlendikçe, kendi grubu dışında durmaya çalışan ama kendi özelliklerini taşıyan kişileri gücüyle baskı altına almaya başladı ve ihtiyaç duyduğu yönde bir dönüşüme zorladı. Gerçeklik, sürekli kendi içinde birbirini tetikleyen gerçeklikler tarafından içeriğini değiştirdi.  Hiç kimsenin öngöremediği noktalara savruldu.

Epey bir süredir, büyük güçler tarafından bu gerçeklik kendi çıkarları açısından yönlendirilmeye ve insani krizler nedeniyle de kontrol altına alınmaya çalışılmaktadır. Bu durum var olan gerçekliği başka boyutlara taşıdı. Gruplar daha profesyonelleşti, etki gücü yüksek silahlara erişim olanağı buldu ve güçler arsındaki farklı politikalar bunları farklı güçlere yaslanan aktörlere dönüştürdü.

Suriye deki fay hatları artık beraber yaşama arzusundan daha güçlü duvarlar inşa etmiştir diyebiliriz. Oradaki toplulukların geleceğini de büyük bir ihtimalle bu fay hatları belirleyecektir. Güçlerin niyeti ve arzusu ne yönde olursa olsun artık birbirine güvensizlikleri, yaşananların bundan sonraki yıllara yayılacak etkisi geleceği belirleyecektir. Zorlama bir aradalıklar denense bile, gelecekte yeniden alevlenecek ayrışmalara ve çatışmalara dönüşecektir. Çünkü geri dönüşsüz bir biçimde gaddarlıklar sergilendi. Toplumsal hafıza ve toplulukların birbiri ile ilgili algıları şekillendi.

Orda bulunan her güç bu gerçeği göz önünde bulunduracak bir gelecek tasavvur etmek zorunda kalacaktır. İnsani gerekçelerle ilgilenenlerin ise, daha fazla trajediyi engellemek için bu güçleri kendi içlerindeki ötekilere yaşam alanı bırakmaya zorlaması zaruridir. Çatışmalardan kaçan, sadece kendi yaşamını idame ettirmeye arzulu kitlelere kendi bünyesinde alan açabilen, onlara umut olabilen ise çatışmaların gerçekliğine rağmen kısmi de olsa bir huzur alanı inşa edebilecektir.

Elbette bu durumun toplulukların güvenlikleriyle ilgili, sızmaların olması kaygısı ile ilgili boyutları muhtemeldir. Ancak yine de mümkün olan çözümlerin üretilebileceğini düşünmek gerekir.

Henüz şekillenmesi bitmemiş güç dengelerini etkileyebilecek bir faktöre dönüştükleri için de, şu anda bu istekler biraz fazla iyimser olabilir. Ancak yaşanan nüfus hareketlilikleri ve insani trajediler de göz yumulacak durumları aşmıştır. Özellikle çevre ülkeler bu hareketliliğin ekonomik yükünden şikayet etmektedirler. Bu durum onları orda yaşanan, olan biten her şeyin bir parçası haline getirmektedir.

Şu anki Suriye’deki  güçler, yerel çözüm önerileri üretebilmeli ve Birleşmiş Milletlerle işbirliği halinde hayata geçirme yol ve yöntemlerini geliştirmeye yoğunlaşabilmelidir. Kendi İnsani projelerini üreten güçler, bu nüfus hareketliliğinden etkilenen ülkeleri, pozitif katkı sağlamaya ve duruma çözüm üreten işbirliğine çağırabilirler.

Özcesi mültecilik hikayeleri beklenenden uzun süreceğe benziyor.

Güncelleme Tarihi: 30 Eylül 2015, 12:16
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER