Yitirilmiş gönlün sancısı ah deyince geçer

Çığlıklarla akıp giden bir yalnızlığa işaret eder gibi sürüklemekte hayat ve gelgitlerin en yoğun yaşandığı bir ikametgâh, hayalin bile ötesinde bir arzuhal ile gel…

Yitirilmiş gönlün sancısı ah deyince geçer
NAZMİ TOKTAMIŞ-YÜKSEKOVAGÜNCEL

 Gidişine üzülen bir gönlün vuslat arzusu ile düşlediği bir günü beklemekte, ey can gel gör ki sana hasret bu canan…

Şimdi bir ezginin mırıldanışı gibi ‘’aşk sana benzer ‘’sözcükleri sıralanır heybetiyle ve ardından sevgi mısraları dizilir…

Ve çığlıklara ile uyanışın en derin uykusunda gibi bir sabahı diliyorum sevincin kapladığı zamanların…

suyun akışını dile getirir yüreğin en akışkan  ve berrak hali ile, ey can suya hasret toprağın yakarışı gibi gel; yüreği çorak toprağa terk edilmiş en delice zamanların…

Bir kaç sokak ötede bahar var, yağmurların kokusundan hep aşina olmuş bir dünya ve güneşin hasretini çeken nice simalara yer verir mekânında...

Yaprağından eser kalmamış yeni bir mevsime yelken açmış çoktan yeni bir filizi barındırır en güzel bir çiğdem gibi yokluğun en can alıcı varlığı...

Hep anlatılası bir eda var yürekte bir sabah, bir akşam ve bitmez asla harap olmuş ve yitirilmiş gönlün sancısı ah deyince geçer sandığın hep yeni bir başlangıca doğru bir adım atmakta hayat geceyi buldu mu gündüz çoktan unutulmuş ve belki başka bir mekânın sabahında buluşmak ümidiyle, ümit beklenen ise huzur ve mutluluğun bir sabah kadar yakın olması dileğiyle…

Göçüp gitmek hayatın en kıyısına doğru ve sarp dalgaları aşarcasına bir üslupla güneşin izinden gitmek...

İşte gidiyorum sen kal geride, hatıraların ardında, belki sabahı bulmak üzere karanlığın geride bırakıldığı en aydın sabahlara yolculuğa...

... Ve ağlıyordu ardından öksüz bırakılan ekmeği hep tedarik edilmiş bir can ve sevdalısına hasret canan yüreğin ta ötesinden bir sızı misali hep yanmakta; ne olur gitme…

Hüznün hakim olduğu bir gönülden belki bir türküdür tüllenir en inceden inceye ''gitme yıldızlar azalır, gitme hüzün bende kalır gitme  şarkılar bile yarım kalır edasıyla devam etmekte kısa kısa...

Ve bahara yüz tutan şu iklimden hayatın kışa dönmesi gibi bir umutsuzluğun hakim olduğu başka bir perde misali aralanır hepten bir sabahtan bir akşamdan...

Bilmem nasıl anlatılır bir çiçeği koparmak ve bahara küsmek kır çiçeklerin kendi aralarındaki içtenliğini nergizleri, laleleri, gülleri ve en nihayetinde güzelliğin hakim kıldığı ve bir o kadar da cesaretin örneği karların içinden kardelenlere yüz çevirmek gibi...

Belki bir başka sabaha dile getirilen ve gönül ile anlatılmak istenenler, artık dön bak ne olur geride bıraktıklarına ve çaresizliğin başka bir çaresine mesela...

Bir fotoğrafın anlattığı kadar olamaz asla cümlelere aksedilen ve kentten ayrılık olsa bile gönül hep bir dille yıllar ayırsa, yollar ayrılsa bile biz ayrılamayız neticesi hakim...

Hem madem gönül bir ise vicdan suya hapsedilemez gönüllerin her daim bir, barışın ve huzurun ise hep hakim olası dileğiyle…

Güncelleme Tarihi: 15 Ağustos 2016, 23:38
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER