Türkiye'nin demokratikleşmesi ve Kürt sorununun çözümü için beklenti yaratan sihirli paketlerin daha önceki hükümetler tarafından da defalarca denenen siyasi yol ve yöntemler olduğunu ifade eden Baluken, ancak sorunun çözümünü sağlayamadığını kaydetti.
BDP Grup Başkan Vekili ve Bingöl Milletvekili İdris Baluken, hükümetin önümüzdeki günlerde açıklayacağı "Demokratikleşme paketi"ne ilişkin Meclis'te basın toplantısı düzenledi. Baluken, 6 aylık süre boyunca hükümetin çözüm iradesini yansıtacak demokratik siyasi tutum içinde olmadığını ve beklentilere cevap veremediğini belirterek, "Tam tersine bizzat Sayın Başbakan tarafından çözüm sürecine hizmet etmeyecek dil ve üslup kullanıldı. Aylardır üzerinde çalışılan bir demokrasi paketinden söz edildi. Ancak bu sözler bir türlü pratikleşmedi. Paketin içeriği demokratik kamuoyunda tartışmaya açılmadığı gibi, bahsedilen çalışmanın sonuçlandırılması ve açıklanması da sürekli ertelendi" dedi.
Baluken, hükümetin katılımcılığı esas almayan bu yaklaşımı 30 Eylül'de açıklanacağı ifade edilen paketi şimdiden tartışmalı hale getirdiğini dile getirerek, hazırlanma yöntemi demokratik olmayan bir paketin içeriğinin ne denli demokratik olacağı haklı bir soru olarak gündemdeki yerini koruduğunu söyledi. Baluken, "En nihayetinde geçmişte hazırlanan paketler gerçekten demokratik bir temelde hazırlanmış olsa ve toplumsal talepleri, ihtiyaçları karşılayacak düzeyde olsaydı bugün yeni paketlere ihtiyaç duyulmazdı" diye konuştu. Baluken, "Bu güne kadar bu hükümet tarafından yasalaştırılan paketler, demokrasi açığını kapatmak yerine, tam tersine bu açığı daha da büyütmüştür. Onca çıkartılan pakete rağmen bugün düşünce, örgütlenme ve siyaset özgürlüğü baskı altındadır. Binlerce politik tutuklu cezaevinde esir konumundadır. Demokratik siyaset ve demokratik temsiliyet kanalları tıkalıdır. Basın özgürlüğü ağır tehdit altındadır" diye konuştu.
'Önce paket sonra baskı'
Baluken, her paket sonrası baskıların arttığına dikkat çekerek, "Özgürlük alanı giderek daralmıştır. 2009'da AKP hükümetinin başlattığı ve 'Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi' adını verdiği süreçte Kürt siyasetçilere, seçilmiş belediye başkanlarına yönelik hukuksuz siyasi operasyonlar yapılmış ve binlerce siyasetçi o günden buyana tutuklanmıştır. Hazırlanan yargı paketleri çözüm üretmemiş, özgürlükleri genişletmemiş, tam tersine bu paketler toplumda infial uyandıran bir takım kesimlerin tahliyesine yaramıştır" vurgusunu yaptı.
"Demokrasi paketinin arifesinde Başbakanın, kabine üyelerinin ve AKP'li yetkililerin bu dil ve yaklaşımı tarihsel bir Kürt karşıtlığının, Kürt fobisinin 2013 versiyonu olarak ortada durmaktadır" diyen Baluken, "Belirtmek isteriz ki, barış sürecinin ilerlemesini sağlamak yerine palyatif yaklaşımlarla ortaya çıkarılacak bir paket çözüme hizmet etmeyecektir" diye kaydetti.
'AKP'nin paketi olarak kalacaktır'
"Binlerce politik tutuklu cezaevinde kalmaya devam edecekse, seçim barajında ısrar sürecekse, siyaset, düşünce örgütlenme özgürlüğü önündeki engeller durmaya devam edecekse, TMK kalkmayacaksa, TCK değişmeyecekse, cemevleri ibadethaneye açılmayacaksa, özel yetkili mahkemeler görevine devam edecekse, demokratik eylem ve etkinlere dönük yasaklamalar sürecekse, Türkiye bir polis devleti olma yolunda ilerlemeye devam edecekse, çıkacak paket tıpkı öncekiler gibi bir işe yaramayacak, sadece AKP'nin paketi olarak kalacaktır" diyen Baluken, şöyle devam etti:
"Türkiye'nin demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun çözümü için beklenti yaratan sihirli paketler, daha önceki hükümetler tarafından da defalarca denenen siyasi yol ve yöntemlerdi. Fakat hiçbiri demokratikleşmenin ve Kürt Sorununun çözümünün gerçekleşmesini sağlayamadı. Kürt halkının tanınması, demokratikleşmenin gerçekleşmesi için Türkiye halklarının sosyolojik ve siyasi ihtiyaçlarına cevap verecek, gerçekçi ve istikrarlı bir politikalar düzinesine ihtiyaç vardır."
'Kendi bildiğini okumaktan vazgeç'
Baluken, AKP'nin kendi bildiğini okumaya devam etmesi durumunda, bu paketten demokrasi çıkmayacağını ve AKP'nin yeni bir paket tartışmasını da başlatacağını söyledi. Baluken, AKP'nin kendi bildiğini okuyan otoriter tavrından vazgeçmeye çağırarak, "Pakete son şeklini verirken Türkiye'nin temel ihtiyaçlarını, toplumun taleplerini ve barış sürecinin gereklerini dikkate almalı ve Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu süreçleri doğru analiz etmelidir" dedi. DİHA
Güncelleme Tarihi: 24 Eylül 2013, 17:26
SIRADAKİ HABER