Toplumun sessizliğinin tutsaklar için bir "imdat çağrısı" olmadığını söyleyen BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, "Gandhi yapınca bilgelik oluyor. Hamo yapınca gundilik oluyor. Gandhi ile gundo arasındaki geçiş bu kadar kolay mı? Bu tamamen meseleye turistik bakmaktır. Bizim derdimiz, yarın bu durumdan utanılacak insan sayısını azaltmaktır" dedi.

PKK'li ve PAJK'lı tutsakların PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın sağlık, güvenlik ve özgürlük koşullarının sağlanması ve anadil önündeki engellerin kaldırılması amacıyla başlattığı ve 67'inci gününü geride bırakan açlık grevlerine destekler artarak, devam ediyor. BDP'nin çağrısı ile tüm bölgede 10 binlerce yurttaş, 2 günlük açlık grevi eylemine başladı. Diyarbakır'da DTK binasında 7 gündür süresiz-dönüşümsüz açlık grevinde olan BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, "pasif direnişi" ve kendisinin hangi duygular ile süresiz-dönüşümsüz açlık grevine girdiğini anlattı. Artık eskisi gibi kendisine "Niye bu eylemlere destek veriyorsunuz?" diye sorulmadığını belirten Önder, mazlumun pasaportunun olmadığını vurgulayarak, "Mazlum mazlumdur. Hak ararken de kendi hakkını arayamazsınız sadece. Bu konuda bir tutarlılığın olması lazım, erdemli davranmaya çalışmak bunu gerektirir. Senin için istediğini herkes için istemelidir. Ben bir Sosyalistim. Dünyada yüzünü görmediğimiz insanların yasanı tuttuk. Çünkü özünde ezilenlerin mücadelesini yürütüyoruz. Herhangi bir halkın başarısı, tüm dünya halklarının başarısıdır. Bunun yenilgisi de aynı şekildedir. Ben bu duygular ile burada olmam gerektiğini hissettim ve buraya geldim. İnsan kalmaya çalışmak benim yaptığım. Bunun için de Kürt halkının evlatlarına çok şey borçluyum" diye konuştu.

Nedeninin ise insanlığa büyük bir ders vermelerinden kaynaklandığını ifade eden Önder, "Destan yazıyorlar. İnsanların tükettiği ortak iyilik kavramlarını Kürt halkı yeniden inşa ediyor. Bunu bugün gölgeleyebilirler, perdeleyebilirler tarih içinde geçilirken, yazılan bir şey değildir. Ancak tarih yarın Kürt halkının evlatlarını yazacaktır" dedi. Mazlum Doğan'ın Che'den bir farkının olmadığına işaret eden Önder, "Kemal Pir'in ondan ne farkı var. Meseleye bu açıdan bakmak lazım. Bu aşağılık kompleksi geri bıraktırılmış uluslarda çok fazla köpürtülen bir şey. Yani Gandhi yapınca bilgelik oluyor. Hamo yapınca gundilik oluyor. Gandhi ile gundo arasındaki geçiş bu kadar kolay mı? Bu tamamen meseleye turistik bakmaktır. Bizim derdimiz yarın bu durumdan utanılacak insan sayısını azaltmaktır" dedi.

'Dünyanın hiç bir yerinde açlık grevleri bu kadar kitlesel olmadı'

Sessiz kalınmamasını istediklerinde açlık grevindeki insanlara "imdat" istemediklerini belirten Önder, "Sesini çıkaracak olan kendi onurunu kurtaracaktır. Dünyada da onuru hırpalanmamış ne kadar fazla olursa, hak mücadeleleri o kadar geniş olur bu bilinç ile davranıyorum" dedi. 80 döneminde 40 gün açlık grevi yaptığını belirten Önder, "Dünyanın hiç bir yerinde açlık grevleri bu kadar çok kitlesel olmamıştır. Sadece kendi iradesi ile açlık grevine girenlerin sayısı 10 binlerce. Bu bir direniş destanıdır. Pasif bir direniş eyleminden çıkıp bir netice alıcı mücadelenin önemli zirvelerinden birine dönüşmüştür. Bu böyle bakmak gerekir zaten. Halen kalkıyorlar, Kürt halkını idamlar ile korkutuyorlar. İşte bu densizliklere de en iyi cevaptır" ifadesini kullandı. Kürt halkının direnişinin 90'lı yıllardaki çıkışı ile birlikte dünyadaki hiç bir devrim mücadelesine benzemeyen yöntemler kullandığını söyleyen Önder, şunları belirtti: "Bunu kendi özgünlüklerini katarak yaptılar. Bu bir şeye dönüşecektir. Kürtler dünyadaki tüm devrimci mücadeleleri kendi özgünlüklerine göre yontmuştur. Yükselmesi de bunu kavraması ile ilgilidir. Bu şüphesiz ideolojiden bağımsız gelişemez. Türk solunun yapamadığı şeyi yaptılar. Türk solunun uğradığı sıkıntıları yaşamadılar. İlk defa anadilde savunma hakkını elde ettiler. Eksik olur gedik olur bunu görmezden gelmemek lazım. Kürtler bunu söke söke aldı" dedi.  / Diha

Güncelleme Tarihi: 17 Kasım 2012, 22:45