'Bu tartışmalar hukuki değil siyasidir'

DTK tarafından BDP'li milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması ile ilgili yapılan açıklamada, "AKP iktidarı bu politikası gereği Kürt halkının seçilmiş iradeleri olan milletvekillerinin dokunulmazlığını kaldıracağını açıklayarak milletvekillerimiz şahsında halkımıza sanık muamelesi yaptığını açıklamıştır" denildi.

'Bu tartışmalar hukuki değil siyasidir'
Demokratik Toplum Kongresi (DTK), BDP milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin geliştirilen tartışmalar ve Meclis'e gönderilen fezlekelere ilişkin yazılı açıklama yaptı. Kürt halkının temel hakları için mücadele ettiği bir dönemde devletin bastırma, yıldırma, korkutma ve tehdit yöntemlerini devreye koyduğunun altı çizilen açıklamada, bu yöntemin tarihin hiç bir aşamasında işe yaramadığı hatırlatıldı. 

Başbakan Erdoğan ve hükümet yetkililerinin BDP'li milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılacağına ilişkin yaptığı açıklamaların hatırlatıldığı açıklamada, "AKP iktidarı bu politikası gereği Kürt halkının seçilmiş iradeleri olan milletvekillerinin dokunulmazlığını kaldıracağını açıklayarak milletvekillerimiz şahsında Kürt halkına sanık muamelesi yaptığını açıklamıştır. Bu süreç aynı zamanda iki şeyi çıplaklıkla ortaya sermiştir. İlki bu açıklamaların ardından yargı makamları jet hızıyla milletvekilleri hakkındaki fezlekeleri TBMM'ye sevk etmiştir. Bu durum Kürt halkı söz konusu olduğunda 'erkler ayrılığı' kavramının havada kaldığını çok açık bir şekilde göstermiştir. İkincisi hükümetin ılımlı kanadını temsil ettiği ifade edilen şahısların da dokunulmazlıklar konusunda tek sesliğe katılmalarıdır. Bu zaman zaman farklılaşan söylemlerin hükümetin oyalama politikasının bir aracından öte bir anlamının olmadığını göstermiştir" denildi. 

'Bu tartışmalar hukuki değil siyasidir'

Dokunulmazlık tartışmalarının Kürt halkının iradesini yok saymanın dışında bir anlam taşımadığının vurgulandığı açıklamada, tartışma ve suçlamaların hukuki değil siyasi olduğu kaydedildi. DTK olarak çağrı yapılan açıklamada, "Bir vekilimize dahi yapılacak bu siyasi saldırı tüm vekillerimize ve Kürt halkına yapılmış sayılmalı ve bu şekilde yekvücut bir tavır alınmalıdır. Bu saldırıların bir boyutu da basın üzerinden yapılmaktadır. DTK Koordinasyon Kurulu üyesi ve BDP Van Milletvekilimiz Sayın Özdal Üçer'in hukuku gözeterek herhangi bir yargı kararı olmadan halka yapılan müdahaleye karşı durma çağrısı manipüle edilerek kamuoyuna sunulmuştur. Olay günü kim oldukları bilinmeyen, ellerinde uzun namlulu silahlar bulunan sivil kişiler taziye çadırına izinsiz girmiş, taziyedeki insanlara yönelik silah doğrultmuş, kitleye tehditlerde bulunmuş, bunun üzerine Sayın Üçer de, kimliği belirsiz bu kişilere çadırdan derhal dışarı çıkmaları ve taziyedeki insanlara karşı saygılı davranmaları çağrısında bulunmuştur. Milletvekilimiz Sayın Üçer'in demokratik çağrısı şahsını hedef alan karalama politikası doğrultusunda birçok kez gördüğümüz üzere farklı yansıtılmıştır. Bu hedef gösterme sonucu Sayın Üçer'e yönelik gelişebilecek her tür saldırıdan doğrudan AKP hükümeti ve onun basını sorumlu olacaktır. Kürt halkının demokratik mücadelesinde yer alan insanlara dair bu kişisel itibar düşürme kampanyaları hiçbir zaman işe yaramadığı gibi bundan sonra da işe yaramayacaktır" diye ifade edildi. 

'Tutuklamalar Kürt halkının demokratik mücadelesini durduramayacaktır'

Son dönemde DTK, BDP ve sivil toplum örgütleri üyelerine yoğunlaşan gözaltı ve tutuklamalara da değinilen açıklamada, şöyle denildi: "Siyasi soykırım operasyonları tanımlanması dışında hiçbir ifadenin tam olarak anlatamadığı tutuklama dalgaları da hız kazanmıştır. Son 10 günde aralarında DTK Daimi Meclis Üyemiz sayın Meral Güngör'ün de yer aldığı onlarca siyasetçi tutuklanmıştır. Kuşkusuz bu yönelimler de Kürt halkının demokratik mücadelesini durduramayacaktır. Bu uygulamalar artık çığırından çıkmış, söz üretme ve siyaset yapmayı anlamsızlaştırabilecek bir seviyeye varmıştır. Kürt halkını haklarını savunmak için demokratik mücadeleden farklı yollara sürükleme durumu ortaya çıkmaktadır. Kürt sorununun demokratik, eşitlikçi bir çözümünü savunan herkes bu gerçeği görmeli ve buna göre bir tutum sahibi olmalıdır. Bu noktada halkımıza ve tüm bileşenlerimize de siyasi soykırım operasyonlarına demokratik bir çerçevede karşı koyma görevi düşmektedir." DİHA

Güncelleme Tarihi: 29 Kasım 2012, 13:09
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER