'Hükümet her türlü çılgınlığı yapabilir'

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 7 Haziran'dan sonra HDP'nin barajı aşacağını ve başkanlık sistemi ile AK Parti iktidarının Türkiye'nin gündemden düşeceğini söyledi.

'Hükümet her türlü çılgınlığı yapabilir'
Demirtaş, "Hem başkanlık tartışması hem AKP'nin uygulamaları ülkeyi artık kaosa gerilime, kutuplaşma ve kamplaşmaya sürüklüyor" dedi. Hükümete güvenmediğini söyleyen Demirtaş, "Tek başına hükümet olamayacağı duruma düştüğünde ülkede her türlü çılgınlığı yapabilirler. İktidarını ve elde ettikleri gücü kaybetmemek için her türlü çılgınlığı yapabilirler. Bu kaygımız var ama biz en azından siyaseten tedbir almaya çalışıyoruz" dedi.

Seçim çalışmalarına Diyarbakır'da anne ve babasının ellerini öpüp hayır duasını alarak başlayan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, DHA'ya açıklamalarda bulundu. Demirtaş, İstanbul Çağlayan Adliyesi'nde rehin alındıktan sonra şehit edilen Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz operasyonu üzerinden muhalefeti sert bir dille eleştiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a sert yanıt verdi. Demirtaş, Cumhurbaşkanı'nın, alelade bir siyasetçi, bir partinin genel başkanı gibi konuştuğun, zaten kendisinin de bunu inkar etmediğini ifade ederek, şöyle dedi: "AKP Genel Başkanlığı sıfatı ile Cumhurbaşkanlığı'nın bütün imkanlarını olanaklarını kullanıyor. Maddi, manevi, siyasi ne kadar gücü varsa Cumhurbaşkanlığı'nı bunu AKP'nin başarısı için kullanıyor. Bu anayasal olarak suçtur aslında. Cumhurbaşkanı anayasayı askıya almış şu anda. Son Çağlayan'da yaşanan acı olay ile konuşurken de, bir Cumhurbaşkanı'ndan beklenir tarzda kucaklayıcı, tansiyonu, gerilimi düşürücü bir misyon üstlenmek yerine yine hakaret eden, kutuplaştıran, kamplaştıran, biz ayrı, siz ayrı, öbürü ayrı gibi duygu yaratmaya çalışan ve buradan AKP'ye oy devrişmeye çalışan bir politika izliyor ve çok yanlış bir şey. Türkiye'de kutuplaştırmanın ve kamplaştırmanın birinci sorumlusu sayın Cumhurbaşkanı'dır. Çağlayan Adliyesi'nde yaşanan olay ile ilgili Cumhurbaşkanı'nın hiç kimseye hesap sormaya hakkı yoktur. Hesap verme mevkisindedir onlar. Onlar hesap vermesi gereken kişilerdir. Cumhurbaşkanı, Başbakan, İçişleri Bakanı ve hükümetin tamamı Çağlayan'da yaşanan olaydan sorumludurlar."

"SAVCININ DA ÖLDÜRÜLDÜĞÜ OPERASYONU KUTLAYIP NASIL TAZİYEYE GİDEBİLİR"

Demirtaş, savcının şehit edildiği iki saldırganın öldürüldüğü olayla ilgili merakı olduğunu belirterek, "Merak ediyorum, savcının da öldürüldüğü, iki gencin de öldürüldüğü yani rehinenin ve rehinecinin tamamının öldürüldüğü bir operasyonu başarılı bir operasyon olarak tanımlayan ve bundan dolayı güvenlik güçlerini kutlayan bir Cumhurbaşkanı nasıl olurda aynı savcının taziyesine gidip üzüntülerini bildirebilir. Çünkü, savcının ölümünü başarı olarak lanse etmiş bir Cumhurbaşkanı'sın sen. Savcının öldürülmesinden dolayı polisleri kutlamış bir Cumhurbaşkanı'sın. Bunun hesabını İstanbul Baro Başkanı'ndan şundan bundan soracağına, hesabı vermeniz lazım. Bir defa rahmetli savcının kimin kurşunu ile öldürüldüğü bile belli değil. Çok ciddi şüpheler var, polis kurşunu ile öldürüldüğünü dair ciddi şüpheler var. İki gencin polisi vurmadığına dair ciddi şüpheler var. Bunların iyi soruşturulması lazımdır. Ben Çağlayan Adliyesi'nin soruşturmayı yürüten savcılardan ve soruşturma üzerinde duracak olan hukukçu meslektaşlarımdan rica ediyorum. Bu olayın üstüne gitsinler, orada bir savcı ve iki genç cenazesi çıktı. Olay nasıl oldu, tam olarak detaylı bir şekilde nasıl gerçekleşti, bunların hepsini çok iyi soruşturmaları lazımdır. Ve sayın Cumhurbaşkanı ve sayın Başbakan bu konuda muhalefeti suçlamak yerine bunun hesabını verseler dahi iyi olur. Orada evet olayın musebibi bir örgüttür onu başlatan bir örgüttür, fakat kusura bakmasınlar orada 3 cenazenin çıkmasının sorumlusu hükümettir. Kime hesap soruyor bunlar, hesap vermeleri lazımdır. Asıl sorumluluk onlarındır" diye konuştu.

"7 HAZİRAN'DAN SONRA AKP İKTİDARI VE BAŞKANLIK SİSTEMİ GÜNDEMDEN DÜŞECEK"

Demirtaş, 7 Haziran'dan sonra HDP'nin barajı aşmış olacağını ve güçlü bir şekilde parlamentoya girerek sadece başkanlık sistemi tartışması değil, AK Parti iktidarını da Türkiye'nin gündeminden düşeceğini söyledi. Demirtaş, "Bizim hedefimiz, AKP'yi tek başına iktidar olamayacağı duruma getirmektir. Çünkü, zarar veriyor ülkeye artık. Hem başkanlık tartışması hem AKP'nin uygulamaları ülkeyi artık kaosa gerilime, kutuplaşma ve kamplaşmaya sürüklüyor. Pazarlığı 400'den açtı, şimdi 330'a indi bakalım son kaçta duracak. Ama 276'nın altına düşüreceğiz inşallah tek başına hükümet olamayacaklar" dedi.

"YASA ÇIKMAYACAK DİYE ÇÖZÜM MASASININ DAĞILMASI GEREKMİYOR"

Çözüm süreci ile ilgili de konuşan Demirtaş, İmralı'da müzakere başlaması durumunda tabiki müzakerenin bütün başlıklarının orada konuşulacağını düşündüğünü ifade ederek, "Hem 10 madde tartışılır, hem silahsızlanma kongresinin takvimi tartışılıp netleştirilebilinir. Fakat, parlamento kapandı artık seçim gündeme var Türkiye'de. Her hangi bir yasanın çıkması olanaksız görünüyor. Olağanüstü toplanmadıkça yasa çıkmayacak parlamentodan. Fakat yasa çıkmayacak diye çözüm sürecinin bitmesi de gerekmiyor. Masanın dağılması da gerekmiyor, bizler barış ve diyalog sürecini, çözüm arayışlarını sürdürmek durumundayız. Ama AKP'li ama AKP'siz. Seçim sonrasında biz Türkiye'nin çatışmasız, silahsız bir ortama demokrasi ve özgürlüklere, barışa kavuşması için bunu sürdürmek zorundayız. Fakat bütün ihtimaller gösteriyor ki seçim öncesi müzakerede somut ve ciddi adımları taraflar karşılıklı olarak atma şansına sahip olamayacaklar. Daha çok seçim sonrasına adımlar sarkacak gibi görünüyor. Silahsızlanma kongresi tabi ki sayın Öcalan bir çağrı yaparsa her halde KCK buna uyacaktır. Ama bu çağrının yapılacağı koşullar oluşur mu, müzakere başlar ve bu tartışmalar bu noktaya gelir mi bunları bilmek zor ama ben zor bir ihtimal olarak düşünüyorum, seçim sonrası daha sonra somutlaşacaktır bunlar" dedi.

"HÜKÜMETE GÜVENMİYORUM, HER TÜRLÜ ÇILGINLIĞI YAPABİLİR"

HDP İmralı heyetinde yer alan Hatip Dicle ve Ceylan Bağrıyanık'ın kendileri istemediği için milletvekili adayı gösterilmediğini söyleyen Demirtaş, seçim tarihi yaklaştıkça olası provakasyonlar konusunda ise şöyle konuştu: "Türkiye önemli bir ülke. Ve bu tarihi süreçte önemli bir seçime doğru giderken çok sayıda grup, dış ülke Türkiye içindeki gruplar, provakasyon yapabilirler. Bunlar her zaman ihtimal dahilindedir. Hükümetin bu provakasyonları önceden istihbari olarak öğrenip önleme görevi vardır. Fakat, hükümet bunlardan ne kadar fayda umacağını düşünüp te bazı provokasyonları önlemese diye tedirginiz. Çünkü, doğrusu ben bu hükümete güvenmiyorum. Tek başına hükümet olamayacağı duruma düştüğünde ülkede her türlü çılgınlığı yapabilirler. İktidarını ve elde ettikleri gücü kaybetmemek için her türlü çılgınlığı yapabilirler. Bu kaygımız var ama biz en azından siyaseten tedbir almaya çalışıyoruz. Bizim istihbari, güvenlik tedbiri alacak sorumluluğumuz, gücümüz ve yetkimiz yok. Bu hükümetin görevidir. Biz siyaseten tedbir alıyoruz. Nasıl olası muhtemel provakasyonlar gerçekleşirse bu provakasyonlara karşı kitleler birbirine karşı düşmen hale ve çatışacak hale getirilmesin diye sürekli hem kendi kitlemize pozitif mesaj veriyoruz, hem de bize oy vermeyen çevrelere pozitif mesaj vermeye çalışıyoruz."DHA

Güncelleme Tarihi: 10 Nisan 2015, 11:33
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER