'Hükümetin girişimlerde bulunması lazım'

Yaşamını yitiren DTK Eş Başkanı Ahmet Türk'ün torunu için kurulan taziye ziyaretçi akınına uğruyor. Taziyede gazetecilerin sorularını yanıtlayan BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın koşulları için "Umut ediyorum ki, somut gelişmeler olur.

'Hükümetin girişimlerde bulunması lazım'
 Bağımsız sağlık heyetinin gitmesi gerekiyor. Adalet Bakanlığı'na bağlı tabiplerin kontrolü yetersizdir. Fikir özgürlüğü, gösteri özgürlüğü, siyaset yapma hakkı, basın özgürlüğü, içerdeki insanların serbest kalması, siyasi partiler kanunu, yani 'siyaset konuşsun' diyorsanız bunları yapmanız gerekir" dedi. 

Yakalandığı kanser nedeniyle yaşamını yitiren Ahmet Türk'ün torunu Berhem Türk (6) için Mardin'in Derik ilçesine bağlı Atlı köyü Kasra Kanco'da kurulan taziye ziyaretçi akınına uğruyor. Taziyeyi BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, DTK Eş Başkanı Aysel Tuğluk, BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık ziyaret etti. Türk ailesine başsağlığı dileyen Demirtaş, çıkışta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Çözüm sürecine değinen Demirtaş, "Biz bugüne kadar yaptığımız açıklamalarda bunun altını çizdik. Birinci aşama dediğimiz süreç ölümlerin, çatışmaların yüzde 100 durması gereken bir aşamaydı ve bu başarı sağlandı. Birinci aşamada beklenen amaçlanan hedef işte buydu ve bu sağlandı. Dolayısıyla birinci aşama bizim açımızdan siyasiler açısından sonlamıştır. Eğer yüzde 80, yüzde 30, yüzde 20 tartışmaları yürütülecekse bu süreçte demek ki, hiç bir şey anlaşılmamış. Niye ölümleri durdurmaya çalışıyoruz, neden bu kadar çaba sarf ettik her birlikte silahların susması için çapa sarf ettik. Siyasi çözüm zemini oluşsun diye. Demokratikleşme sürecinin işlemesi gerektiği inancındayız. Bu sadece BDP açısından değil, tüm Türkiye toplumu bekliyor. Demokratikleşme adımlarının atılmasını bütün Türkiye toplumu istiyor. Kürtler açısından da sadece Kürtleri ilgilendiren bir durum değil. Hani bu tür tartışmalara takılmak yerine önümüzdeki demokratik fırsatları doğru değerlendirmek için adım atılması gerekiyor" dedi.

'Hükümet kendiliğinden bu adımları atmayacaktır' 

Lice'de olduğu gibi halkın bazı olaylara yaklaşımı konusun da sürecin ruhuna uygun adımlar atması gerektiğini ifade eden Demirtaş, şunları dile getirdi: "Lice de yaşanan olaydan sonra hükümetin göstereceği refleks orada işte efendim uyuşturucu var, olayın arkasında başka şeyle var gibi manipülatik yaklaşımlar yerine halktan özür dilemek, halkın bu konudaki tutumuna saygı duymak olmalıydı. Biz tabanımızda, halkın bu konudaki kaygılarını anlıyoruz, ama biz bu barış sürecinin barışa giden yolun da engebeli olduğunun başından beri farkındayız. Düz bir çizgi şeklinde yürümeyecek zaman zaman gerilimler olur, tıkanmalar olur, zaman zaman ileri doğru adımlar olur, ama bu süreçler hep böyle olmuştur. Bizim halkımızda tabanımızda bunun elbette ki, farkındadır. Biz öz gücümüzle hükümeti bu adımları atmaya zorlayacağız. Hükümet durup dururken, kendiliğinden bu adımları atmayacaktır. Bunun zorlamanın yolu da Türkiye'nin batısıyla, doğusuyla hep birlikte özgürlüklere daha fazla haykırmakla olur. Daha fazla sokağa çıkmakla talep etmekle olur. Hükümet bu halkın sesine kulak verirse tabiî ki kendisi içinde toplum içinde hayırlı bir iş yapmış olur. Hükümet somut bir program açıklamadan bizim bu konuda konuşmamız doğru olmaz. Evet kendileri bir takım hazırlıklar yürüttüklerini belirtiyorlar; ama bizi hangi anlamda şok edecekler veya şaşıracağız biz de merak ediyoruz doğrusu" diye konuştu.

'Sadece BDP ile olmaz' 


PKK'nin insanları zorla dağa götürmediğini ifade eden Demirtaş, "Gençler demokratik siyasete ilgi duysun, güvensin diye biz çaba sarf ediyoruz. Fakat bu sadece BDP ile olmaz. Sen çıkıp seçim barajı kaldırılmaz dersen, sen siyaset yapan insanları ceza evine atarsan insanlar sokakta demokratik haklarını ararken copla saldırırsan, anadilde eğitim olmaz dersen ve bu işleri siyasetle kazanamazsınız dersen bizzat kendin gençlere dağların yolunu göstermiş olursun. Bütün bunlara hükmettin dikkat etmesi lazım. Siyasete güven oluşturmadan da biz gençlerin dağa gidişini durduramayız, bu mümkün olmaz. Dağdan inişini de sağlayamayız. Siyasete herkesin güvenmesini, hükümetin en azından adım atarak gerçekleştirmesi gerekiyor" diye ifade etti.

'Hükümetin girişimlerde bulunması lazım' 

Önümüzdeki günlerde BDP'li heyetin yeniden İmralı Adası'na gideceğini açıklayan, "Ayda en az iki görüşme gerçekleşmesi bu sürecin ilerlemesi açısından önemlidir. Orda heyetimiz gidince bir gözlem yapacak ve hükümet ile kamuoyun ile paylaşılacaktır. Zaten 14 yıldır bir hücrede bir adada insan yaşamanın zor olduğu koşullarda başlı başına bir işkencedir. Bu bile tek başına insan sağlığının tümden bozulması için yeterlidir. Zaten Sayın Öcalan'ın dönem itibari ile devam eden ciddi sağlık sorunları var. Biz de bunu yıllardır dile getiriyoruz. Oradaki sağlık koşullarının muhakkak yeniden ele alınası gerekiyor. Hükümetin girişimlerde bulunması lazım. Bu yasaların ve kanunların bir gereğidir. Biz de girişimlerimizi sürdüreceğiz. Umut ediyorum ki, somut gelişmeler olur. Bağımsız sağlık heyetinin gitmesi gerekiyor. Adalet Bakanlığı'na bağlı tabiplerin kontrolü yetersizdir. Fikir özgürlüğü, gösteri özgürlüğü, siyaset yapma hakkı, basın özgürlüğü, içerdeki insanların serbest kalması, siyasi partiler kanunu, yani siyaset konuşsun diyorsanız bunları yapmanız gerekir. Silahlar susun diyorsanız, bunları yapmanız gerekir. Kenan Evren'in koyduğu seçim barajına sığınarak, efendim çalışsınlar geçsinler demekle siyasetin önü açılmış olmaz. Hükümet bunları ağırdan alıyorsa demokrasiye inançsızlığından kaynaklıdır" diye konuştu.

'Sürecin hassasiyetini herkes görüyor' 

Ahmet Türk ise, sürecin hassasiyetini herkesin gördüğünü belirterek, şunları dile getirdi: "Orada da yaptığımız görüşmelerde bu sürecin işlemesi konusunda ısrarlı olduklarını gördük. Sadece onlar da değil bütün halkımızda da güvensizlik, tedirginliğin olduğunu görüyoruz. Hükümetin bu süreç ile ilgili bir projesinin ortaya çıkmaması, somut bir projenin gündeme getirilmemesinden dolayı bütün bölgede bir huzursuzluk var. Bu sadece bizim kesimde değil, AKP ye oy vermiş farklı partilere oy vermiş, artık hükümetin bu politikasına artık güvenmiyoruz demeye başladı. Tamamen bu sürecin sona erdiği anlamında asla ve asla bir şey söylemiyor, tam tersi ne bu sürecin kalıcı bir barışa dönüşmesi için aslında halkımızın, siyasetçilerin artık devreye girmesi gerektiğini ifade ediyorlar." DİHA

Güncelleme Tarihi: 08 Temmuz 2013, 17:05
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER