Cizre'de günlerdir süren olaylara ilişkin tepkiler gelmeye devam ederken, ilçedeki polisin katliam girişimleri de sürüyor. Devlet yetkililerinden Cizre halkının haklı taleplerine ölümle karşılık vermesine tepki gösteren seçilmişler, AKP hükümetinin "provokasyon" olarak dillendirdiği olayların tek sorumlusunun yine kendisi olduğunu dikkat çekti.
HDK Eş Sözcüsü Ertuğrul Kürkçü, Kazanhan'ın doğrudan hükümet güçlerine ait silahla öldürüldüğüne dair çok açık kanıtların olduğunu ifade ederek, Kazanhan'ın ölümüne sebep olan kapsülü, "hükümetin silahından çıkmış, doğrultulmuş bir mermi" olarak değerlendirdi. Cizre'de çocukları hedef alan devletle karşı karşıya olunduğunu söyleyen Kürkçü, "Burada cemaat varsa bunu ortaya çıkarmak hükümetin sorumluluğundadır. Çünkü AKP hükümeti, cemaati bir iç güvenlik tehdidi olarak Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'ne dahil etti. Cemaate karşı devlet gücü kullanma konusunda açık bir tutum aldı. Fakat bu cemaat tartışmasının tamamen dikkatleri dağıtmak için kullanıldığın düşünüyorum. Hükümet, geçmişte olduğu gibi sınırlı alanlarda karşıtları ve hasımları ile ortaklıklarını sürdürüyor" dedi.
Cizre'de yaşanılanlarla cemaat ve AKP arasında var olan bir ayrılığın kaldırıldığını düşündüklerini ifade eden Kürkçü, hükümetin çözüm sürecini ilerletememe açmazını 90'lı yıllardaki metotlara başvurarak, tekrar şiddete sarılarak sürdürdüğünü söyledi.
Bu konuda hükümete uyarıda bulunan Kürkçü, şunları söyledi: "Artık 90'lı yıllara dönemezsiniz. Çünkü 90'lı yıllarda var olan şartlar, hem bölgesel hem de yerel anlamda değişti. Kürt halkı çok büyük bir uyanış içerisinde, sadece Kuzey'de değil, her yer de. Özellikle Rojava'da çok büyük bir uyanış içerisine girmiş durumda. Oluşan bu güçle çözüm ortaklığı yapılabilinir. Onları yeniden kul köle haline getiremezsiniz."
'Cizre, barış güneşinin battığı nokta' olabilir
Kürkçü, hükümetin yaşanılanlar karşısında sessiz kalması ve sorumluları ortaya çıkarmamaya devam etmesi durumda kanın dökülmeye devam edeceğini ve halktaki tepkinin öfke patlamasına dönüşeceği uyarısında da bulundu. Cizre'de yaşanılanlara karşı hükümetin sorumlu davranmaması durumunda buranın "Barış güneşinin battığı nokta" olabileceğini vurgulayan Kürkçü, hükümetin yaşanılanlardan ötürü pardon bile demeyerek, yalan yoluna başvurması nedeniyle, yaşanılanların devlet dışı olmadığını kaydetti.
'Kürtlere yönelim Cizre'den başlıyor'
DBP Eş Genel Başkanı Emine Ayna ise Cizre'nin geçmişten bugüne tüm baskı ve zulümlere karşı direnişin kalesi olduğunu belirterek, 90'larda olduğu gibi, çözümün tartışılığı bir dönemde bugün yine aynı durumu yaşadıklarını dile getirdi.
'Geçmişte bu katliamları yapanlardan hesap sorulmadı'
Katliamlara bugün hala devem ediliyor olmasının 'çözüm süreci' diyen AKP hükümetinin geçmişte bu katliamları yapanlardan hesap sormamasından kaynaklandığını söyleyen Ayna, darbe yapanların cezalandırmasından söz edilse de halkları katledenlerden hesap sorulmadığının altını çizdi. Ayna, geçmişte bu şahıslar ödüllendirildiği gibi bugün de ödüllendirilmeye devam edildiğini de söyledi.
'İnsanlarda ciddi bir güvensizlik var'
Ayna, tüm bu yaşananlar doğrultusunda herkesin barış söylemlerinin bir seçim oyalaması olmadığını görmek istediğini, bunu göremediği için de AKP'ye karşı, başta da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a karşı ciddi bir güvensizliği var olduğunu ifade etti.
Günlerdir Cizre'de çocuklar katledilmesine rağmen ne Başbakan Ahmet Davutoğlu, nede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tek bir cümle bile sarf etmediğine dikkat çeken Ayna, şunları söyledi: "Erdoğan, 'kadında olsa çocukta olsa icabına bakarız' söyleminin hala arkasında duruyor. Her şeyin ötesinde öldürme yetkisini yasallaştırıyor, yasal güvenceye bağlıyor. Başbakan Davutoğlu, Cizre'de 12 yaşındaki Nihat Kazanhan'ın katledilmesiyle ilgili kullanılan silahın av tüfeği olduğunu belirtiyor. Biz kullanılan silahı sormuyoruz ki o silahın kimin kullandığı ortadadır, tetiği çeken polistir. O silahın av tüfeği olması onu kullananın polis olma gerçeğini ortadan kaldırmıyor. Polis değilse polis aracında ne arıyor? Polis aracından iniyor çocuklara 'sizi öldüreceğiz sizi öldürmeye devam edeceğiz' diyor. Polis olmayan güçler devletin resmi aracına binip halkı katlediyorsa, ateş edebiliyorsa demek bu hükümet bütün gücünü kaybetmiş. O zaman hükümet etme yetkisine, yeterliliğine sahip değildir."
'Davutoğlu ve Erdoğan, katledilenlerin yasını tutmalı'
"Ahmet Davutoğlu gerçekten Başbakan mıdır? Gerçekten o polisler İçişleri Bakanlığı'na bağlı mıdır?" diye de soran Ayna, Davutoğlu'nun o polisleri soruşturmak ve görevden almak zorunda olduğunu kaydetti. Ayna, şayet ileri sürüldüğü gibi provokatörler Cizre'de cirit atıyorsa Başbakan Davutoğlu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gece uyuyamaması ve katledilenlerin yasını tutması gerektiğini de sözlerine ekledi.
İleri sürüldüğü gibi derin güçlerin Cizre'de bir şeyler yapmak isteyebileceğini ancak hükümetin görevinin de bunu engellemek olduğunu vurgulayan ayna, yaşanan daha ilk ölümde İçişleri Bakanı'nın burada olup, Cizre halkına 'Biz bunları yapmıyoruz, yapanları bulacağız. Biz çözeceğiz' demesi gerektiğini belirtti.
'Povokatörler niye gidip AKP'li vurmuyor da gelip Kürdü vuruyor?'
"Hükümet bunun hesabını vermek zorundadır. Eğer bu halkı kendi yurttaşı olarak görüyorsa, benim halkım diyorsa bu katliamları çözmek zorundadır. Provokatörler yapmış diyerek sıyrılamazsın" diyen Ayna, "Eğer senden güç almıyorsa eğer sana yaslanmıyorsa, provokatörler niye gidip AKP'li vurmuyor da gelip Kürdü vuruyor? Hükümet, bu süreci götürmek istiyorsa failleri bulmak zorundadır. O araca binen o araçtaki polislerin kim olduğunu tek tek tespit etmek zorundadır. O silahın kimin kullandığını tespit etmek zorundadır. Ve kesinlikle hem çözüm açısından, hem çözüm sürecine verdiği zarar açısından, hem de çocuklar katlediliyor ve öldürüyor diye bunun hesabını vermek, sormak zorundadır. Beklenen budur, Başbakan olmanın, hükümet olmanın gereği budur" diye konuştu.
'3 aydır Cizre'de halkın üzerine kurşunlar yağdırılıyor'
DTK Başkanlık Divanı üyesi Feleknaz Uca da Kürdistan'da 90'lı yıllarda insanların sokak ortasında katledilmesi, panzerlerin çocukları ezerek büyük bir vahşet uygulaması ve insanların sokak ortasında işkencelerden geçirmesini hatırlatarak, bugün Cizre'de aynı görüntülerle karşılaşıldığını söyledi.
AKP'li yetkililerin Filistin'de yaşamını yitirdiği çocuklara her defasında ağladığını ancak Cizre'de çocukların sokak ortasında açık bir şekilde polisler tarafından kafalarına sıkarak katledilmesine en ufak bir insani tepki göstermediğini ifade Uca, "Devlet ve hükümet yetkilileri, polisin yapmadığını söylüyorsa bu karanlık güçleri açığa çıkartıp yargılayarak gereken cezai işlemi yapmalı. Aksi takdirde bu cinayetleri kendileri planladığını sayacağız" dedi.
Güncelleme Tarihi: 17 Ocak 2015, 14:27
Kürkçü: Cizre barış güneşinin battığı nokta olabilir
HDK Eş Sözcüsü Ertuğrul Kürkçü ve DBP Eş Genel Başkanı Emine Ayna, Cizre'de yaşanılanlardan AKP hükümetini sorumlu tuttu. Kürkçü, yaşanılanlar karşısında sorumlu davranmak yerine yalana başvuran hükümetin sorumlu davranmaması durumunda Cizre'nin "Barış güneşinin battığı nokta" olabileceği uyarısında bulunurken Ayna ise geçmişte olduğu gibi bugün de "faili meçhul" cinayetleri işleyenlerin ödüllendirildiğini söyledi.
SIRADAKİ HABER