Van'da 23 Ekim ve 9 Kasım 2011 tarihlerinde meydana gelen iki depremin ardından konteynerlere yerleştirilen daha sonra konteynerleri boşaltmaları için Van Valiliği ve AFAD tarafından baskı uygulanan, elektrik ve suları kesilen depremzedelerin sorunları gün geçtikçe büyüyor. Yaşadıkları felaketin üzerinden neredeyse iki yıl geçecek olmasına rağmen hala başlarını sokacak bir ev sahibi olamadıkları gibi yerleştirildikleri konteynerlerden zorla çıkarılmak istenen depremzedeler, sorunlarının çözümü için açlık grevi başlattı. Açlık grevinin 49'uncu gününde devam ettiği konteyner kentin sakinleri, Kurban Bayramı'na buruk şekilde giriyor. Elektrikleri olmadığı için ısınma problemi yaşayan depremzedeler, yemek ve yıkanma gibi ihtiyaçlarını ise konteynerlerin önünde yaktıkları ateş ile sağlıyor. Çocukların çoğunun soğuktan hastalandığı konteyner kentte, adeta insanlık dramı yaşanıyor. Bayramın kendileri için "kara bayram" olduğunu dile getiren depremzedeler, kendileri için en büyük bayramın barınak sorunlarının çözülmesi olduğunu söyledi. Yarın bayramı kutlamayacaklarını ifade eden depremzedeler, soğuk ve hastalık ile mücadelenin edildiği bir yerde bayramın anlamsız olduğunu dile getirdi. Anadolu Konteyner Kent'te kadınların yaşadığı sorunlar ise içler acısı. Yaşanan sorunlarla boğuşan kadınlar, anne olarak çocukları için güzel bir gelecek talep ediyor.
'Bayrama gözyaşı ve acı ile giriyoruz'
Depremden sonra Anadolu Konteyner Kent'e yerleştirilen ve o günden sonra kalacak tek yeri olan konteynerde çocukları ile birlikte hayat mücadelesi veren Senem Gil, bayram için hiçbir hazırlık yapmadığını, yapacak gücünün de olmadığını belirterek, "Çocuklarım diğer çocuklar gibi benden bayramlık elbise almamı istedi. Hiçbir gelirim yok. Ben çocuklarıma bu bayram da hiçbir şey alamadım. Elektrikler kesildikten sonra havalar da çok soğumaya başladı. Isınalım diye konteyneri delerek soba kurduk. Konteynerler plastik olduğundan çok çabuk ısınıyor. Gece sobayı yakarak uyuduk, deldiğimiz yerde yanma oldu. Uyanmasaydım ben ve çocuklarım yanarak ölecektik" dedi.
'Mum ışığında ders çalıyorum'
Konteynerlerdeki sorun ve acılardan en çok etkilenen çocuklar ise, kimi zaman okula gitmezken kimi zaman ise öğretmenlerin verdiği ödevleri mum ışığında yapıyor. Derslerinden geri kaldığını, ödevlerini ise mum ışığı altında yaptığını söyleyen ilkokul öğrencisi 9 yaşındaki Sedanur Şahbaz da, duygu ve düşüncelerini "Bayram bizim için zehir. Konteynerde karanlık ve soğuktan dolayı çok üşüyoruz. Bayram için hiçbir şey almadık, çünkü evimiz yok. Akşamları ısınmak için alanda ateş yakarak ısınıyoruz" sözleriyle kelimelere dökebildi.
'Ben de diğer anneler gibi çocuklarıma elbise almak istiyorum'
Çocuklarının bayramlık elbiseler istediğini, ama alım gücünün olmadığını dile getiren Özgül Toprak ise, kadınlar olarak her türlü sorunla karşılaştıklarını, bu sorunlara güç getiremediklerini ifade etti. Toprak, içerisinde bulundukları çaresizliği şu sözlerle anlattı: "Ben bir kadınım, ben her şeyden önce bir anneyim. Benim çocuklarım yanıma gelip ağlıyor. İhtiyaçları oluyor, karşılayamıyorum. Yarın bayram ben çocuklarıma baktığım zaman içim ağlıyor. Ben de diğer anneler gibi çocuklarıma elbise almak istiyorum. Buradan yetkililere sesleniyorum, sizler bu çocukları görürken hiç mi yüreğiniz sızlamıyor. Sizler de bizim yerimizde olabilirdiniz. Benim 3 tane çocuğum var. Çocuklarım hepsi hasta, sorunlarımızın çözümü için çocuklarımın donması mı lazım? Ben yanan ateşte su ısıtarak çocuklarımın banyo ihtiyacını karşılıyorum. Çocukları yıkamadığım zaman çok kirleniyorlar, yıkadığım zaman da çok soğuk olduğundan dolayı hastalanıyorlar. Ne yapacağı mı ben de bilmiyorum"
'Çaresiz ve perişan bir haldeyiz'
Yine siyasi ve bürokratların sadece nutuk atmak için yanlarını geldiğini söyleyen 7 çocuk annesi Saime Altuntaş da, eşinin kalp hastası ve "çalışamaz" raporu olduğunu dile getirdi. Altuntaş, "Yarın bayram, ama benim eşim hasta ve çalışamıyor. Ben çocuklarıma hiçbir şey alamadım. Çaresiz ve perişan bir haldeyiz. Burada yaşıyor muyuz, yaşamıyor muyuz belli değil. Artık her defasında bunları dillendirmekten utanıyoruz. Çevreden topladığımız kağıt ve ağaç parçaları ile ısınmaya ve yemek ihtiyaçlarımızı karşılamaya çalışıyoruz. Yetkililerden çok fazla bir şey istemedik. Sadece barınma sorunumuzun çözülmesini talep ettik" dedi. DİHA
Güncelleme Tarihi: 15 Ekim 2013, 14:12
'Bayrama gözyaşı ve acı ile giriyoruz'
Açlık grevine 49'uncu gününde devam eden Anadolu Konteyner Kenti'ndeki depremzedeler, Kurban Bayramı'na buruk giriyor. Depremzedelerden Özgül Toprak, "Benim çocuklarım yanıma gelip ağlıyor. İhtiyaçları oluyor, karşılayamıyorum. Ben çocuklarıma baktığım zaman içim ağlıyor. Ben de diğer anneler gibi çocuklarıma elbise almak istiyorum" dedi.
SIRADAKİ HABER