Konteynerleri kullanan yurttaşların elektrikleri AFAD ve Van Valiliği tarafından kesildi. Konteynerlerden çıkmak zorunda kalanlar ise, kendi imkanlarıyla yaptıkları barakalarda yaşamaya çalışıyor.
Van'da 23 Ekim ve 9 Kasım 2011 tarihlerinde meydana gelen iki büyük depremde evleri yıkılan ve deprem döneminde kirada oturan yurttaşlar, hasar gören evlerden çıkarak yerleştikleri çadır ve konteynerlerde yaşamaya devam ediyor. Yazın sıcak, kışın da soğuk ve damlayan çatılardan dolayı yaşanacak durumda olmayan çadır ve konteynerler, çaresiz olan yurttaşların hala başlarını sokacağı bir yer olarak görülüyor. Meydana gelen depremin ardından yaklaşık 2 yıl geçmesine rağmen, geriye kalan 6 konteyner kentte, yurttaşların yaşadıkları sorunlar ise giderek artıyor. Van Valiliği tarafından boşaltılan konteynerler de yaşam mücadelesi veren yurttaşların yaşamları yürek burkuyor. Yurttaşların çıkarılması için var gücüyle mücadele eden AFAD ve Van Valiliği, elektrikleri keserek, yurttaşları konteynerlerden çıkmaya zorluyor.
Kaderine terk edilen kentte yaşamın zorluğu!
Yaklaşık 100-150 konteynerin bulunduğu Kale Konteyner Kenti'nde, hak sahibi olmayan, ancak depremde tüm mallarını yitirdikleri için zor durumda olan 80-90 aile yaşıyor. Konteyner kentlerde kadınların yaşadığı dramlar ise, yürek burkuyor. Konteyner kentin yüzde 60'ını oluşturan kadınlar, yaşadıkları acıları anlatırken gözyaşlarına boğuluyor. Her konteynerde ayrı bir hikayenin yanı sıra, epilepsi, kalp yetmezliği, böbrek yetmezliği, engelli hastalarına bakan kadınlar, yardım bekliyor. Suların zaman zaman verilmediği kentte, kadınlar kısıtlı imkanlarla ihtiyaçlarını giderirken, elektriklerin kesilmesi ile birlikte makinelere bağlı yaşayan yurttaşlar ise adeta kaderlerine terk edildi.
'Kendime ve çocuklarıma bir şey yaparsam sorumlusu devlettir'
Konteynerde yaşayan ve çıkarılma baskısı ile karşı karşıya kalan Perihan Ketir (30), eşinin ve kendisinin hasta olduğunu belirterek, çaresiz olduklarını söylüyor. Ketir, "Eşim tümör hastası bende de hepatit var, dalağım alınmış. Elektrikler dün kesildi. Bizi çıkaracaklar; ama kimsenin bu garibanları düşündüğü yok. Bizlere çözüm üretsinler, elektrikleri kestiler. Bu çocuklar aç ne vereceğiz, bilmiyorum. Çocuklarım bu sabah yemek istediler. Yemeği nasıl yapacağım ne tüp var ne de yemek malzemesi var. Komşudan aldığım borç para ile çocuklarıma simit aldım. Gecenin bir yarısına kadar bizler karanlıkta oturuyoruz. Bizler gece rahatsızlandığımızda kimse yardımımıza gelmiyor. Ambulans çağırıyoruz o da gelmiyor. Depremde ailemden 6 kişiyi kaybettim. Bizler fakir olduğumuz için kendi kaderimize terk edildik. Devlet fakiri görmüyor, zengin için var. Vali televizyonlara çıkıp bağırmayı iyi biliyor; ama bizler için ne yaptı. Ben kendime ve çocuklarıma bir şey yapsam sorumlusu devlettir. Deprem alanında TOKİ'ler yapıldı. Onları da insanlara satarak, parasını da ceplerine attılar. Gelip bizlerin halini görsünler artık" diye belirtiyor.
'Bizleri sağ iken öldürüyorlar'
6 yıldır felçli olan Aydın Seyhan (43), Başbakan Erdoğan ve Van Valisi'ne seslenerek, şunları dile getiriyor: "Ben dünden buyana yemek yemedim. Nasıl yemek yiyeceğim. Odunumuz yok ateş yakıp yemek yapalım. Benim yüzde 80 engelli raporum olmasına rağmen, devlet bana engelli maaşı bağlamadı. Ben de Kürt olduğum için bunlar başıma geliyor. Cuma günü AFAD yetkilileri ile görüştük. Bizlere 6 ay mühlet verdiler. Ama önceki gece gelip, elektriği kesmişler. Bize imkan sunsunlar, ne evimiz ne barkımız var. Ne yapacağız. Bizler bu valiyi istemiyoruz. Erdoğan'ın adamıdır değiştirilmiyor." Nefes darlığı hastası olan ve makineye bağlı yaşamını sürdüren Emin Seyhan, "Bizler çok mağduruz. Nefes darlığım var ve makineye bağlı yaşıyorum. Dünden bu yana elektrikleri kestiler, çok zorlanıyorum. Makine de olmasa ben yaşayamam. Bizleri sağ iken öldürüyorlar. Konteynerleri bize verseler, bizler boş arazilere bırakır, yaşamımızı idame ederiz. Nereye gideceğiz, ne yapacağız" diyor.
Konteynerlerden sonra tek çare barkaya geri dönüş!
Gülistan Başak (70), konuşmakta güçlük çekerek, "2 oğlum var. Biri askerde biri de engellidir. Benim kimsem yok, bir bardak suyu bile, kapıdaki çocuklar bana verir. Bizleri çıkartacaklar ben nereye gideceğim. Tansiyon hastasıyım ve tek başıma yaşıyorum. Dışarıda çocuklara sesleniyorum bana bir bardak su veriyorlar. Ne ayaklarımı nede ellerimi kullanabiliyorum. Komşuların yardımıyla ihtiyaçlarımı giderebiliyorum. Bizler mağdurduk, daha da mağdur edildik" diye belirtiyor.
Konteynerde yurttaşlar barınma ve elektrik sorunu ile yaşam mücadelesi verirken, konteynerlerden çıkan ve kendi imkanları ile tahtalardan yaptığı baraka da yaşayan Ayşe Tikmenözü ise, "2 çocuğum ile birlikte barakada kalıyorum. Bir hafta önce konteynerde çıktım ve ailemin yardımı ile tahtadan yaptığım barakaya yerleştim. Ama tahtalardan yapılan barakada ise yazın yine idare ederim de kışın ne yapacağım" diyerek, yaşadığı çaresizliği dile getiriyor.
Yetkili Valilik mi AFAD mı?
Elektriklerin kesilmesi ile ilgili görüştüğümüz AFAD yetkilileri bu konuda açıklamayı Valiliğin yapacağını belirtirken, Valilik yetkilileri ise AFAD'ın önümüzdeki günlerde gereken açıklamayı yapacağını ileri sürdü. AFAD yetkilileri, konu ile ilgili 6 ay önce konteyner kentlerin boşaltılması için uyarılar yapıldığını, ancak çıkılmadığını söyledi. Yetkililer, bundan dolayı elektirikleri kesmek zorunda kaldıklarını söyledi. DİHA
Güncelleme Tarihi: 19 Haziran 2013, 11:12
SIRADAKİ HABER