Eğitim Sen'den Roboski kınaması

Yüksekova Eğitim Sen Şubesi yazılı bir açıklamaya yaparak Roboski katliamını kınadı. Açıklamada ‘bombalananlar bu ülkenin yurttaşıydılar, bomba yağdıran uçaklar da bu ülkenin topraklarından havalanmıştı’ denildi.

Eğitim Sen'den Roboski kınaması
 YÜKSEKOVA GÜNCEL

Yüksekova Eğitim Sen Şubesi tarafından yapılan yazılı açıklamada 2. yılına giren Roboski katliamı kınandı.

 

Eğitim Sen tarafından yapılan açıklama şöyle:

 

Şırnak`ın Uludere ilçesine bağlı Roboski Köyü’nde, çoğu çocuk 34 kişinin, hava bombardımanıyla katledilmesinin ardından iki yıl geçti.

 

Bombalananlar bu ülkenin yurttaşlarıydılar. Bomba yağdıran uçaklar da başka bir yerden değil, bu ülkenin topraklarından havalanmıştı.

 

Devlet, savaş uçaklarıyla kendi yurttaşlarının üzerine bomba yağdırmıştı. Bombardımanın ardından yaşamını yitirenlerin büyük bölümü 18 yaşın altındaydı. Katırlarla mazota gitmişlerdi. Daha önce onlarca, yüzlerce kez yaptıkları gibi. Mazota gittiklerinden yakınlardaki karakolun haberi vardı. Daha önce hep olduğu gibi. Hatta bombardıman başladığında köydekiler karakolu telefonla aramışlardı, "bunlar bizim çocuklarımız" diye. Karşıdaki ses, biliyoruz demişti. Buna rağmen bombardıman kesilmemiş, devam etmişti. Bu kadar da değil. Sabah saatlerine kadar bombardıman bölgesine ambulansların gidişi engellenmişti. Böylece bombalarla yaşamını yitirenlere, soğuktan ve kan kaybından yaşamını yitirenler de eklenmişti.

 

Katliam haberi, görüntüleriyle birlikte internette yayınlanmasından, uluslararası medyada yer almaya başlamasından saatler sonra bile bu ülkenin tekelci medyasında görülmemişti. Haber değeri taşımamıştı! Artık görmezden gelmenin imkânı kalmadığında ise kafa karıştırmaya yönelik "kaçakçı mı/terörist mi" gibi vicdansız nitelemeler kullanılmıştı.

Aradan geçen iki yıl içinde resmi mercilerin bütün yapıp ettikleri bu tutumun çeşitli biçimlerini sergilemekten öteye gitmedi. Başbakan, orta yerde katledilmiş 34 can varken, Genel Kurmayı kutladı. Bir özür dilemeyi dahi çok gördü.

 

Kurulan Meclis Araştırma Komisyonu, olayın faillerini, bombalama emrini verenin hangi makam olduğunu ortaya çıkarmaktan ibaret olan işini, tamamladığında, çoğunluğunu iktidar partisi temsilcilerinin oluşturduğu komisyonun kendine biçtiği misyon anlaşılmış oldu. Komisyon gerçeği açığa çıkarmayı değil, üzerini örtmeyi tercih etmişti. Ortada ne suç vardı nede suçlu. Olsa olsa ihmal olabilirdi oda bir dava sebebi değildi. Nitekim iki yıl geçmiş olmasına rağmen bombardıman emrinin kim tarafından verildiği sorusu halen yanıtsız!

 

Bu arada hiçbir şey olmadı mı? Oldu tabi. Başbakan, katliamın sorumlularının açığa çıkarılmasını isteyenlere "Yatıp kalkıp Uludere diyorlar" diye çıkıştı, Roboski diyenleri, terörist ağzıyla konuşmakla itham etti. Bu arada "her kürtaj bir Uludere`dir" vecizesini sarf etti.

 

Faillerin bulunması bir yana dursun yine bir aralık ayında Roboski benzeri bir katliam gerçekleşti. İlçemizde mezarlıkların tahrip edilmesi provakasyonunu protesto etmek için düzenlenen yürüyüş sonrası çıkan olaylarda Veysel İŞBİLİR ve M.Reşit İŞBİLİR isimli iki yurttaşımız polis kurşunu ile yaşamını yitirdi. İş bununla da kalmadı. Ölen kişilerin PKK'li olduğu söylenerek basına bu kişiler ile ilgili olduğu iddia edilen görüntüler servis edildi. Ancak kısa bir süre içinde bu kişilerin Esnaf ve Sanatkarlar Odasına bağlı olarak çalışan iki vatandaş olduğu, görüntülerin ise 1 yıl önce yaşanan başka bir olayda kayda alındığı ortaya çıktı. Cenazelerin toprağa verildiği gün çıkan olaylarda da Bemal TOKÇU isimli bir vatandaşımız polis kurşunu ile hayatını kaybetti. Yine aynı şey olmuştu. Devlet önce kendi vatandaşlarını öldürmüş, sonra durumu meşrulaştırmak ve gündemi bulandırmak için ölenlerin terörist olduğunu iddia etmişti. Bu cinayetlerle ilgili olarak ne bir soruşturma ne de bir dava açıldı.

 

Sorumluların açığa çıkarılmasından imtina edilmesine, geride kalanlara bir özrün çok görülmesine karşın, Roboskililere her can için bedel ödemeyi teklif ettiler. Yoksul Roboskililerin, alacakları tazminat karşılığında susmalarını ve unutmalarını istediler. Roboskililerin bunu reddetmesine ise bir türlü anlam veremediler. "Parasını verdik daha ne istiyorsunuz" manasına gelecek sözler sarf etmeleri bundandı. Ortada bir gariplik vardı. Para ile her kapının açılması lazımdı. Ama Roboskililer kendilerine teklif edilen parayla ilgilenmemişlerdi. Belki parayı teklif edenler alacakları parayı koyacak bir ayakkabı kutusu bulamadıkları için mi kabul etmediler diye düşünmüş olabilirler. Ama cevap bu da değildi.

 

Roboskililerin istekleri çok basit aslında: 34 vatandaşın katledilmesi kimin, kimlerin, hangi devlet kurumlarının sorumluluğunda gerçekleşti sorusunun yanıtı ve bir de özür. Bunu sadece Roboskililer değil, bu ülkede insanlığını, onurunu, vicdanını korumak isteyen herkes istiyor. 34 canın katli orta yerde kaldıkça Gever’de yaşanan olayların hesabı sorulmadıkça kimsenin vicdanı, onuru, insanlığı yara almadan kurtulamaz çünkü.

Tarihe pek çok despotik uygulamayla geçen Demokrat Parti bile 33 kurşunun sorumlusu durumdaki General Mustafa Muğlalı`yı yargılayıp mahkûm edecek basireti gösterebilmişti. AKP, iki yıldır bu doğrultuda bir adım atmadı.

 

Eğitim Sen olarak, Roboski katliamının sorumluları bulunana, yargı önüne çıkarılana kadar, bu katliamı unutmayacağımızı, unutturmayacağımızı bildiriyoruz.

Güncelleme Tarihi: 28 Aralık 2013, 13:49
YORUM EKLE
YORUMLAR
Yeter Artık
Yeter Artık - 12 yıl Önce

yeter artık bulunsun failler. bu kadar tepkiye, kınamaya, uyarmaya rağmen devletin hala kör oluşuna anlam veremiyorum.

SIRADAKİ HABER