Dil, kültür, din ve diğer aidiyetler, insanların kutsal alanlarıdır. Başkasının buraya dokunmasını istemezler. Özellikle dil ve din hassasiyetlerin en çok yoğunlaştığı alanlardır. Nesilden nesile aktarılan bu değerlere, sessiz kalmak sanki günahtan daha ağır bir suçmuş gibi gelir. Dil kültürün taşıyıcısıdır, insanında tamamlayıcısıdır.
Birkaç gün önce devlet büyüklerinden biri Kürtçe için Kürtçe medeniyet dili midir diye sormuştu. Bu soru Kürt halkını en hafif deyimle çok üzmüştür. Ne demek medeniyet dilimidir? Bir dilin medeniyet dili olması için acaba hangi ölçüleri taşıması gerekiyordu?
Son yüzyıl içinde Türkiye"de binlerce insan katliamlarda can vermiş, milyonlarcası yerini yurdunu terk etmiş, Kürtler, devleti daha çok kılıçla, topla, tüfekle tanımıştır. O gün zihniyet; Kürt ve Kürtçe yoktur, onlar dağ Türk"ü, konuştukları dil, kırma Türkçedir, şeklindeydi. Bu gün Kürtçe kabul ediliyor. Ama, diyorlar ve ekliyorlar: Kürtçe zengin değildir, Kürtçe ile eğitim dili olmaz, Kürtçe medeniyet dili değildir vs.. Bunlardan hangisini adam yerine koymak gerekir.
Bazı Kürtlerin merhametinden ve vicdanından bolca bahsettikleri Sayın Bülent Arınç" ın o talihsiz açıklaması, dil yarasına verilebilecek en güzel örnektir. Bu dilimizle alay etmektir, bu aslında varlığımızla alay etmektir, diyenlerin sayısı milyonlarla ifade edilse de hissettiğimiz acıyı hafifletmez. Dil yarasıdır kolay geçmez hele ki bu yara bir halka aitse
Belki, Ehmed-i Xanî"yi, Melayê Cîzîrî"yi, Feqîyê Teyran"nı, Erebê Şemo"yu, Premêrd"i, Cîgerxûn"ü, Mehmed Uzun"u ve daha nicelerini hatırlatıp, Kürtçe ile ilgili kafasında sorun olanlara ithaf etmek gerekir. Bazen de gerek yok diyorum. Çünkü bu soruları soranlar, aslında Kürtçe" ye hayat hakkı tanımak istemeyenlerdir diye düşünüyorum.
Sayın Bülent Arınç, Kürtçe"nin zenginliğini görmek istiyorsa, kendi adı ve soyadına bakarsa gerekli cevabı da alır sanırım. Bülent kelimesi Kürtçe" deki Bilindyani yüksek, ulu kelimesinden çıkar. Arınç kelimesi ise yine Kürtçe" deki arınc yani güçlü ve kudretli olduğu anlamına gelir.
Osmanlı"da Kürtler, medreselerinde Kürtçe eğitim verebiliyorken bunu bugün tartışmak, inkarın dalgayla söylenmiş halidir. Kürtçe için seçmeli ders olsun saiklerinin cirit attığı bu günlerde, halkın derdine deva olabilecek tek çözüm anadilde eğitimdir.
Hayatımın iyileşemeyen yarası dediğim bir yaradan bahsetmek isterim. Herkes kendi payına düşeni alsın artık: Annem misafir olarak zaman zaman eve gelir ve en büyük hasreti torunlarıyla konuşmak ve hasret gidermektir. Ama maalesef annem Türkçe bilmediği için ve yine maalesef kızım da Kürtçe bilmediği için tek kelime konuşamıyorlar. Şimdi annemle kızım arasındaki duvarları sadece ben mi ördüm? İşin kolayına kaçanlar diyebilirler ki kızına Kürtçe" yi öğretseydin. Demesi kolaydır. Hayatın her alanına nüfuz ettirilmiş bir Türkçe"ye karşı, hayat alanı olmayan bir Kürtçe" yi öğretmek imkansız değil ama çok zordur.
Annem ile kızımın konuşabilmesi lazım sayın Bülent Arınç. İnanıyorum ki siz de bu gerçeği görecek ve bana hak vereceksiniz. Benim gibi binlerce insan bu dramı yaşamaktadır. Bu aynı zamanda 90 yıllık bir asimilasyonun sonucudur. Asimilasyon, Sayın Başbakan" nın dediği gibi insanlık suçudur. Bu zulmün sona ermesi için anadilde eğitim şarttır.
Dün kılıçla bastırılan insani talepler, bu gün dil yarasına dönüşmüş durumdadır. Bilen bilmeyen herkes konuşuyor ve Kürtçe hakkında dil bilimci kesiliyor. Nedense bir tek Kürtler konuşturulmuyor. Herkes konuşsun ama lütfen bırakın biraz da Kürtler konuşsun. Kıyamet kopmaz, ülke bölünmez, vicdanlar sızlamaz ama en azından birbirimizi anlamış oluruz. Bu dilin, zenginlik olduğunu göreceğiz.