Acılara Sessiz Kalamak, Kurumuş Vicdanlardan İbarettir

İnanlık tarihinde yaşanmış savaşların ve bu savaşlar sırasında yaşana gelmiş acıların muhakkak ki bir tarifi veya bir izahı olmuştur.

Acılara Sessiz Kalamak, Kurumuş Vicdanlardan İbarettir
CUMHUR KORKMAZ - YÜKSEKOVA GÜNCEL

İnanlık tarihinde yaşanmış savaşların ve bu savaşlar sırasında yaşana gelmiş acıların muhakkak ki bir tarifi veya bir izahı olmuştur.

Barış,  kardeşlik,  eşit yaşam uğruna dilimizde tüy mü kalmıştı, biz bu savaşı istemiyoruz etekler acılara tutunursa bu savaşın bu kadar kötü,  çirkin ve insanlık dışı olacağını,  tarihin hiçbir kitabına sözümüzü yazamadığımız yaprak kalmamıştı herhalde.

Tarihin bağrında hüküm sürmüş uygarlıkların,  halkların kötü anılarında sıkça dile getirdiğimiz ‘’Acı’’ kelimesinin çoğu zaman havada kaldığı açık bir şekilde görülmektedir.

Yaşadığımız bu yaralı coğrafyanın ve bu coğrafyada hiçbir hukuk sisteminin işlemediği yaşam hakkının dahi ihlal edilerek yok sayıldığı,  bu yaşamın sessizliğinden tiksiniyorum,  haykırıyorum.

Evet,  haykırmak istiyorum: Ne oluyor olanlar karşısında susmak neyden ibarettir? Şuan içinde yaşadığım bu bağrı yanık coğrafyanın haline bakar mısınız? Toplumun her kesiminden insanların her gün hayatını kaybettiği ve yüzyıllar boyunca birlikte yaşam sürdüğümüz bu toprakların bugün meydan muharebelerini anımsatması,  tarihi,  kültürel yapıların dahi yıkılmaya yüz tuttuğu yurduma ve yurdumdaki insan manzaralarına bakar mısınız?

      Sessizlik… sormak istiyorum. Olanlar bu kaostan ibaretken her gün çocuk,  kadın,  yaşlı,  genç insanlar canından olurken cesetler yerde kalırken,  halkımın bir yanı kanarken bir diğer yanının suskun kalması hangi yaşamın,  hangi vicdanın bir belirtisidir anlamak istiyorum.

Acıların dili,  dini,  ırkı yokken ülkenin bir tarafı acılarla dolu sefalet,  bıkkınlık,  bezginlik,  ve en önemlisi yaşama tutunma derdinde iken,  diğer tarafın bayram,  seyran misali görünüp susması hangi kardeşliğin kanıtıdır? Seslenmek istiyorum.

      Bu ülkede kardeşlik kavramını taslayarak kendini aydın sanan sanatçıların,  akademisyenlerin,  yazarların,  sporcuların gezi olaylarında sesi çıkarken bu kaos karşısında dut yemiş bülbüle dönmüş hallerinden mutluluk duyuyorlar mı ya da kendi halkını unutmuş,  kendi değerlerine sırt çevirmiş sözde kendini bir şey sanan ama halkta hiçbir karşılığı olmayan bazı Kürt sanatçı,  aydın,  ve yazarların bu trajediye sessiz kalması kurumuş vicdanlarından ibaret değil mi? bilmek istiyorum.

Evet,  sesimi yükseltmek istiyorum. Kendi hayatlarını zevk,  şevk içinde rahat edenler ve böyle yaşayarak kardeşlik,  barış naralarını atanlar… Şimdi soruyorum: Ülkede bu kadar acı trajedi yaşanırken her kesimden insanlar hayatını kaybederken susmak size yakışıyor mu? Ya da kendinize yakıştırıyorsanız,  bu acılardan hepiniz sorumlusunuz.

      Bu kaos ortamının bir umut ışığı misali tekrardan barışa,  kardeşliğe evirilmesi temennisiyle,  acılara sessiz kalıp vicdanına ses vermeyenlere yüreği büyük sanatçımız Ahmet Kaya’nın bir şarkı sözünü hatırlatmak isterim.

‘’Yaprak döker bir yanımız,  bir yanımız bahar bahçe’’

Güncelleme Tarihi: 07 Ocak 2016, 20:43
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER